Abdal Ne Demek? Abdal Diye Kime Denir?

Abdal Ne Demek? Abdal Diye Kime Denir?

ABDAL (Aptal. Ebdal) Bu sözcük dilimize Arapçadan geçmiştir. Ayrı ayrı devirlerde değişik anlamlarda kullanılmıştır. Tasavvufta manevi mertebelere ermiş kimselere abdal denir.

Tasavvuf kitaplarında belirtildiğine göre abdallar, az söyler, az yer. az uyur, halktan ayrı yaşar, muhtaçlara yardıma koşar, memlekete gelecek felâketleri önler, yağmur yağdırır: bu niteliklerinden ötürü abdallar, halk tarafından büyük saygı görürdü. 

Tanrı’nın dünyayı bunların aracılığıyla idare ettiğine inandırdı. Abdallara rical-el-gayb (gaip erenleri), yüksek mertebede olanlarına da kutup denilirdi. Yaygın bir inanışa göre abdallar kırk kişiydi. İçlerinden birisi ölmedikçe aralarına başkası giremezdi. Kırklara karışmak deyiminin bu inanıştan geldiği sanılmaktadır.”

Tarikatların ve tekkelerin düzeni bozulunca, bazı işsiz ve tembel kişiler, abdal derviş kıyafetiyle cahil halktan faydalanmışlardır. Bunlar sırtlarına yalnız bir tennure (entari) giyerler, yalınayak ve başı açık gezerlerdi. Bellerinde yünden örülmüş bir kuşak, omuzlarında Ebu Müslim sancağı, ellerinde Baba Şüca çomağı, kuşaklarında kav, çakmak ve esrar koymak için iki cüzdan, büyük ve sapma aşık kemiği asılı tahta kaşık taşırlardı. Vücutlarında dövme zülfikar resimleri ya da Ali’nin adı pazularında yılan şekilleri bulunurdu. Zikir sırasında ya da yürürken tef. kudüm, nefir çalarlardı.

Abdalların merkezi Suriye’dedir. Anadolu abdallarının başlıca merkezi ise Seyitgazi’ydi.

Abdallar. Alevidirler. Âlemin ruh göçüne (yani ölen bir kimsenin onunun dünyaya gelen yeni bir insana, bir «ayvana, hatta bir bitkiye geçtiğine) inanırlar ve kendilerine Seyit Gazi yetimleri, büyüklerine de Dede derlerdi. Seyitgazi’den başka Kayaştaki Hüseyin Gazi tekkesiyle Yakup tekkesi de abdallara aitti.

Dünya işleriyle ilgisini kesip kendisini Allah yoluna adayan ermişlerin bir kısmı için kullanılsa da , daha çok  şii-batini inancına bağlı, onu yayma yolunda mücadele etmiş halk şairlerine verilen addır.  Türkçe’de ve edebiyatımızda derviş, veli yerine; rind, cezbeli şair anlamlarında kullanıldığı da görülür. Abdalan-ı Rum adı verilen bir grup 13 yüzyılda şii inancını Anadolu çoğrafyasına yaymak için otaya çıkmış ve bir nevi tarikat görüntüsü almıştır. Giderek söz konusu zümrenin yani Anadolu abdallarının Bektaşiliği benimsediği bilinmektedir. Abdal Musa ( 14. yy) Pir Sultan Abdal ( 16.yy) bahsedilen inancı benimseyen ve abdal sıfatıyla anılan halk şairleridir. Bu ozanların inançları, dünya görüşleri yazdıklarına sıkça yansımıştır.

Abdallığın binasına sorarsan
Allah bir Muhammed Ali abdaldır.
Hakikat ilmin aslın ararsan
Cümle ululardan ulu abdaldır.

Dertli kemter anladın mı hisabı
Seyyid Battal Gazi Abdülvehhab’ı
Hem doksan bin halifin sahabı
Hünkar Hacı Bektaş Veli abdaldır. (Dertli)

Nesini sorarsın garip halimin
Çoktan beri yatar hastadır gönül
Alışmış gurbete geçmiş ilinden
Abdala karışmış posttadır gönül. (Kul Mustafa)

Derviş, anlamına gelen “bedii” sözcüğünün çoğuludur. Ancak dilimizde tekil anlam kazanmış “ebdal” ve “aptal” biçimlerinde de kullanılmıştır.

Sözcük, önceleri dünya zevklerini önemsemeyen, fakat manevi yönden yükselmiş, tasavvuf felsefesinde belirli aşamalara ulaşmış kişiler için kullanılmıştır. Bu kişiler toplumda saygı ile anılmış, onlarda olağanüstü niteliklerin var olduğu sanılmış, dünyayı yönetebilmek, insanları iyiye, güzele ve doğruya yöneltmek için Tanrı’nın abdalları aracı kıldığı kabul edilmiştir. Toplumdan ve dünyevi zevklerden uzak yaşayan abdallara Ricalül-gayb ulularına ise Kutub da denilmiştir.

Halk arasındaki yaygın inanışa göre, abdalların sayısı kırkı geçmemekte, birisi öldüğünde yerine geçecek kişi, ancak Tanrı tarafından bilinmektedir. “Kırklara karışmak” deyiminin buradan kaynaklandığı sanılmaktadır.

Çeşitli söylentiler olmakla birlikte, Müslüman Türklerin Anadolu’ya yerleşmelerinden sonra ortaya çıktıkları sanılmaktadır.

Abdallar, Anadolu’da Seyitgazi’de toplanmışlardır. Kayaş (Ankara) yöresinde Hüseyingazi Tekkesi ile Yakup Tekkesi de abdalların bulundukları merkezleri oluşturmuştur.

Bir çok insani erdemleri bünyesinde toplayan abdallık, zamanla tekke ve tarikatların amaçlarından sapmaları sonucu bazı aylak, bilgisiz veya çıkarcı kişilerin elinde, zamanla yozlaşmış, halkın iyi niyet duygularının sömürü aracı olmuştur.