Adlar Neye Göre Verilir? Ad Çeşitleri Nelerdir?

Herkesin bir aile adı (yani soyadı), bir de doğduğu zaman ana-babaasının verdiği bir veya birkaç özadı vardır.

Eskiden, tarihte ad bırakmış ve toplumları etkilemiş önemli kişilerin çoğunun tek adı vardı: İbrahim (peygamber); Eflatun (filozof); Attilâ (hükümdar); Nedim (şair) gibi. Roma’da her yurttaşın üç adı vardı: biri özadı, öbürü soyadı, üçüncüsü de lakabı; en çok bu lakap kullanılırdı. Sözgelimi ünlü Cicero’nun adı Marcus Tullius’du ve lakabı olan Cicero nohut demekti. Bizde, lakaplar eskiden genellikle kişilerin doğum yerine göre söylenirdi (Karahisari: Karahisar’da doğmuş gibi).

Kuşaktan kuşağa geçen soyadı babadan oğula kalır. Kız çocuklar ancak evleninceye kadar baba soyadını kullanır, evlenince kocalarının soyadını alır. Eskiden, soyadı kullanmak zorunluğu yoktu. Aile adı, oğul anlamına gelen zade sözcüğüyle birlikte söylenirdi: Karaosmanzade Yakup Kadri gibi. 1935’te Soyadı Kanunu çıktı, bu kanunla zadelik kaldırıldı.

Soyadı ve özaddan başka, bizde bir de göbek adı vardır. Genellikle bebek doğunca, göbeğini kesen ebe tarafından konulan bu ad ilk İslâm büyüklerinden alınır: Osman, Hasan, Ayşe, Fatma, Havva v.b.

Her ülkede, ad vermeyle ilgili bazı halk töreleri vardır. Eski Türkler bebeğe önce geçici bir ad korlardı ve asıl adını, büyüyüp bir yiğitlik yaptığı gün kararlaştırırlardı. Anadolu’da, üst üste kız doğuran bir kadın, hamileyken karnındaki çocuğa Yeter, Döndü, Döne gibi adlar koyunca çocuğun erkeğe döneceğine inanırdı. Durdu, Dursun, Dural, Yaşar, Ölmez-bey gibi adlar kendinden evvelki kardeşleri ölen çocuklara konurdu. Satı gibi kız, Satılmış gibi erkek adları ise, çocuğu olmayan ailelerin doğmadan, bir evliyaya adadıkları veya sattıkları çocukların adıydı.
Ad koyma konusunda bütün ülkelerde töre aynı değildir. Rusya’da özadı baba adı izler ve bu da erkeklerde -viç ile, kadınlarda -vna ile tamamlanır: böylece, Lev Nikolayeviç Tolstoy, Nikola Tolstoy’un oğlu Lev anlamına gelir. İspanyollar ise çoğunlukla, ana adını da baba adına eklerler: yazar José Ortega y Gasset (baba Ortega, ana Gasset) gibi. Pek çok İrlanda adı, Mac (oğlu) veya O’ (torunu) ile başlar. Araplar ise, adlarına, baba veya oğullarının adını eklerler: Muhammet bin Abdullah (Abdullah’ın oğlu), Ebu Talib (Talib’in babası) gibi.

Takma Ad:

Takma ad kişinin sonradan kendi seçtiği bir addır; genellikle yazarlar ve aktörlerce kullanılır, örneğin şair Fuzulinin asıl adı Mehmet, Fatih’in şairlik adı Avnî, yazar Peyamî Safa’nın takma adı Server Bedi, Aziz Nesin’m asıl adı Mehmet Nusret’tir. Yabancılardan Jean-Baptiste Poquelin herkesçe Molière, François Marie Arouet ise Voltaire adıyla bilinir.

Lakap

Askerî okullarda eskiden öğrenciler geldikleri İlin adıyla söylenirdi: Rıfat Ankara, Mustafa Konya gibi. Bu ad bütün askerlik hayatı boyunca sürerdi. Bir de, insanlara birtakım özelliklerini belirtmek için çevresi tarafından takılan adlar vardîr, buna lakap denir. Mikro Mustafa, Kara Ali, Gökgöz Ahmet, Benli Nazmiye v.b.
Eskiden hemen bütün dükkânlar ve işyerleri sahiplerinin adını taşırdı.(Geleneksel adını taşıyan, İstanbul’un ünlü şekercisi Hacıbekir)  Günümüzde daha çok genel anlamlı sözcükler kullanılıyor.

Günümüzde yaygınlaşan, ama hiç beğenilmeyen bir moda da, işyerlerini hoşa gideceği, ilgi uyandıracağı sanılan yabancı sözcüklerle adlandırmaktır.