Ağın kilerlerinin havası ve görünümü her insanın duyamayacağı özel ve güzel bir hissiyat meselesidir.
‘Bismillah’ deyip, kapıdan girişte ilk göreceğin yer burasıdır.
Yusufefendigil’in Bacının kileri… Orası, her hususta ne ileri gitmiş ne de geri kalmıştır. Kimseden de ders almamıştır.
Kapının arkasında aynalı bir sandık. Her zaman bu sandığa baka baka usandık. Parlak çivilerle raptedilmiş. Etrafı kadife döşeme kaplı, içerisinde neler var, neler!.. Bir bilebilsen… Sandığın bir köşesinde üzüm pestili, diğer köşesinde nişasta pestili, yanında dut pestili ki, gör ki gör. Görünüşlerinin güzelliği içindeler. Onların yanında sucuk dibi. Öbür tarafında kırmıtik, İsmailgil’den gelme… Fazlasını İstanbul’a götürecek Emine Bibi.
Direkteki çivilerde, çatallarından asılı ceviz sucukları bir diziye. Sıralanmış yerini bekler.
Kapının arkasında çivide asılı kayısı kurusu, mişmiş kurusu, rahan kurusu… Bulunduğu yeri güzelleştirmişler. Aynı zamanda özelleştirmişler. Alaca dokumalı torbada badem kurusu, bohçalanmış düğüm düğüm, üstü desenli, ağzı büzmeli. Bez torbalarda erik kurusu, biber kurusu… Öbür yanda dut unu. El taşında çekilmiş, yerini beğenmemiş nedense.
Hoşirik’teki bağdan getirdiğim Amasya üzümü hevenk hevenk… Direklerdeki çivilerde veya toprak yerde serili, görünüş güzelliğini seyreyle. Sekideki beşlik bidonda kabak reçeli; ağzında sal taştan kapağı dikkati çekmez, esas sahibi Karşıgeçeli.
Ekşi narla, tatlı narlar yarılmış diş diş olmuş, kilerdeki yerinde. Petekteki dalak bal leğene aktarılmış, üzerinde arılardan izler var.
Çuvalın birinde kabuklu ceviz, öylece durur. Diğer çuvalda kabuklu badem, kırılacağı günü bekler. Onun yanında, ağzı büzmeli çuvalda ceviz içi; diş diş, canlılığını korur. Telis çuvallarda çekirdeksiz dut kurusu, diğer çuvallara eşlik eder. Onun yanında leblebi çuvalı, tane tane, gevrekçe… Misafire ikramda geri kalmaz.
Çuvalın birisinde karadut, ağzına layık. Köşedeki petek arpayla dolu, içinde olgunlaşacak bal armudunu bekler. Kilerin diğer bir tarafında, özel yapılmış bir file içerisinde siyah üzüm kurusu. Cebine koyup, geceleri düğünlerde, direklerde asılı lüks lambası karşısında yenmeyi bekler.
Bir çinko kapta pelverde, sofraya tatlı olarak konur. Esası mişmişten yapılır. İşte o görünen erik reçeli, birisinden aldık Karşıgeçeli. Cam kavanozda rafta durur. Kophinik tarlasının ecürü uzaktan belli. Bir kökende kalabalıklar. Andiri’nin kavunu hiç de yabancı değil. Bu yaradılışların verdiği güzellik ve koku, kapıdan girince içeride bir kiler rayiha estirmektedir.
Kilerin penceresi açıldığında, içeriden dışarıya bir bostan havası yayılır. Bu kokuya herkes bayılır. Bu kiler havası, her insanın duyamayacağı özel bir hissiyat taşır. Kiler, herkesin istifade edeceği bir odadır. Şimdiki kilerler ise antika ve modadır.
Kilerde, ana duvar içindeki kör pencerede incir kuruları, bulundukları rafta ıslatılıp, yenilebilir hale gelmeyi beklerler. Duvarlarda asılı su kabağı, su tolu da kilerin süsü görünümündedirler. Kilerin asıl özelliği raflardaki güzelliktir. Bu raflar ayva ile ne hoş da kokarlar.
Kilerde yere hasır döşenmiş, o kimse ki her nedense sedire sermeye üşenmiş!.. Duvarda asılı atın zincirinin yanı başındaki kör pencerede Pağnikli Bacı’nın bağından getirilmiş incirler, yerlerini sevmişler. Öbür yanda kilere girmek isteyen ve miyavlayan kedi pencerede… Kilerin kenarında kocaman bir fare deliği gördün mü? Oraya bir şeyler örtüp, üzerini ördün mü?
Zamanın kilerine bir ümit dünyasıyla gönül kaptırıp, hayali gerçekleşirse yoldan çıkar, saptırır. Bu kiler zamanla modern bir şekil alır ilerde. Eskiye ait bir şey de kalmaz, göreceksin bu yerde. Şimdiki kilerler ise eskileri mumla aratıyorlar.
Kilerlere musallat olan karıncalar ne bulurlarsa onu yerler. Sonra da ağızlarında, yuvalarındaki yavrularına iletirler.
Gerçekten de ne güzeldir benim kilerim. Bütün kilerlere yakışır özellikler dilerim.
Kilerin düzenini bozmak isteyen rahatsızlıklar… Bana eşlik eder bazı arsızlıklar… Ümit dünyası bazı istekler olacak. İstediğini gelip bu kilerde bulacak. Verilmezse peki sonu ne olacak? Sevenler kilerinden bir gönül daha uzaklaşmış olacak. Aşırı olmaz ilerleyin, isterse gerileyin. Büyük bir hünere bağlı marifetlerin. Çoğalır, bereketlenir gönülden bu verilerin. Bir ömrü fani de selah bulur böylece.
Kışlıkların saklandığı yerdir kilerim. Çürümeden yaz, bahara erişmeni dilerim. Bozulanların ise yerlerini temizleyip silerim… Bir kiler faslı daha devam eder böylece. Büyük bir özenti ister marifetlerin. Esrarengiz özelliklerle dolu kilerin. Gerçekleri yansıtır iyiye doğru niyetlerin. Beklenmedik zamanda bir yaklaşım olur böylece. Aklına kor Şadan’la, Ali’yi ziyarete… Kilerlere ait yeni bilgilere sahibidir diyerek. Bunların hepsi, dikkat ederim aynı düşüncelerin dolaylı yollardan tekrarı zaten. Marifet, mevcut imkânlarla zenginleştirilmesi ve böylece birleştirilmesi. Bir bütün halinde mevcut ortama arz edilmesi.
Bir ‘Kiler Destanı‘ daha böylece çeşitli yönleriyle sizlere gerçekleriyle sunuldu.
Hoşça kalın.
(Ağın Düşün ve Sanat Dergisi, Mayıs Haziran 2010 Sayısı, Mehduh Soylu)