Doğu’da, hem erkekler hem de kadınlar bilezik takarlardı; Roma’da ise bilezik, askeri ödül olarak veriliyordu. Buna karşılık, Yunanistan’da yalnızca kadınların bileklerine, kollarına, ayak bileklerine hatta bacaklarına taktıkları bir süs eşyasıydı.
Roma ve Yunanistan’da bilezikler kapalıydı; kuzey ülkelerinde ise, tersine, dövme metal çubuklardan açık ve çoğunlukla helezon biçiminde yapılıyordu. Kimi dönemlerde bileziğin kadınların süs eşyası olma özelliğini yitirdiği görülür; nitekim Ortaçağ’da ve XVII. yy.’da moda olan manşetleri dantelli ve bol kollu giysiler yüzünden bilezik kullanımına gerek kalmamıştı. Bilezik gerçek gelişimini XVI. yy. ortalarında gösterdi: altın halkalar ya da zincir bilezikler giysi üzerine takılmaya başlandı. XVIII. yy.’da, kısa kollu giysiler moda olmasına rağmen, kadınlar yalnızca, bir dizi inciden yapılmış bilezik ya da madalyonlu siyah kaytan takıyordu. Basit altın halkalar XVIII. yy.’ın sonlarına doğru yeniden ortaya çıktı ve çift halka biçiminde takılmaya başlandı.
Anadolu’da bileziğin, tarihöncesi dönemlerden beri kullanıldığı, çeşitli arkeolojik buluntulardan anlaşılmaktadır. İ.Ö. III. binyılın ikinci yarısında, Anadolu’da çok zengin bir takı varlığı olduğu bilinmektedir. Truva, Eskiyapar hazineleriyle Alaca mezarlarından çıkan buluntular arasında, çeşitli maden işleme teknikleriyle yapılmış altın ve gümüş bilezikler de vardır. İ.Ö. I. binyılın ilk yarısında kullanılan takılar arasında hayvan başlı, spiral bilezik ve halhallar dikkati çekmektedir. Patnos buluntuları, Urartu takılarının en eski örnekleridir. Bunlar arasında bulunan gümüş başlı bilezik, Urartu döneminde, maden işlemedeki ustalığı yansıtmaktadır. İ.Ö. I. binyıla tarihlenen yarım ay biçimli bilezik ve küpeler de Phrygia kuyumculuğunun başarılı örnekleridir.
İ.Ö. IV. yy.’da B. Trakya altın madenlerinin işletilmesi ve Pers hazinelerinin ele geçmesiyle, takılarda da bol miktarda altın kullanılmıştır. Bu döneme ait Herakles düğümlü altın bilezikler ünlüdür. Roma imparatorluk döneminde ise daha ucuz olan tunç bileziklerin ve cam vb. madenlerden yapılmış olanların yaygın olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bizans dönemi takılarında altın kullanımı azalmış, renkli taşlar ve incilerle bezenmiş madeni bilezikler yaygınlaşmıştır.
Osmanlılar döneminde altın ya da gümüşten yapılmış telkâri ya da savatlı bilezikler takılıyordu. Saray çevresinde kullanılan çok değerli bileziklerden bir bölümü, Topkapı sarayı Müzesi’nde sergilenmektedir. Günümüzde de bazı yerlerde yapımı sürdürülen Trabzon hasırı, Kayseri burması, Halep işi bilezikler ünlüydü.
Anadolu’da, özellikle geleneksel yaşam sürdüren kesimlerde, kadının bir tür güvencesi sayılan altın bilezik, günümüzde de evlenmeler sırasında kız tarafının istediği ağırlıkların başında gelmektedir.