Amerika’nın Ekonomi ve Bankacılık Sistemi hakkında bilgi. Amerika Bankacılık sistemi nasıldır, para yönetimi nasıl yapılır, Tasarruf bankası hakkında bilgi
20. yüzyılın önemli bir bölümü boyunca her Amerikan ailesinin (ve bazen de bir ailenin her bir üyesinin) içine banka işlemlerini birer birer kaydettiği bir hesap cüzdanı vardı. Eğer şanslı iseler bu işlemlerin büyük bölümü, yatırılan paralardan oluşuyordu. Bir bankada bir tasarruf hesabına sahip olmak bir anlamda görgü gereğiydi ve Amerikan toplumunun iliklerine işlemiş Püriten iş ahlakının bir işaretiydi.
Bir birikim hesabı, hemen gerekli olmayan parayı güvenli, devlet tarafından teminat altına alınmış bir ortamda biriktirmenin bir yoludur. Tasarruf hesapları belli bir miktarda faiz kazancı getirirler ve bu durum, tüketicileri paralarını bankada tutmaya teşvik eder. Banka da bu paraları başka maddi ilişkiler ve amaçlar için kullanabilir. Bazı tasarruf hesapları insanların paralarını, üzerinde anlaşılmış belli bir süre, mesela altı ay boyunca bankada tutmalarını gerektirir. Ancak çoğu hesap böyle değildir. Para her an erişilebilir durumdadır.
İnsanlar binlerce yıl boyunca paralarını ceplerinde, kumbaralarında ve yastıklarının altında sakladılar. İlk tasarruf bankasının kurulmasıyla ancak 1778’de, Almanya’nın Hamburg kentinde gerçekleşti. Avrupa’daki ve İngiltere’deki eski tasarruf bankaları alt kesimler arasında tutumluluğu teşvik etmek için kurulmuştur ve çoğunlukla işçi gruplarıyla bağlantılıydı; örneğin İngiltere demir işçileri. Tasarruf bankalarının devletçe düzenlenmesine yönelik ilk girişim de ilk kez İngiltere’de, 1810’da gerçekleşti.
ABD’deki ilk tasarruf bankası, 1816’da kurulan ve iştirakçileri ile yönetilen kuruluşlara bir örnek teşkil eden Philadelphia Savings Fund Society idi. Tasarruf ve kredi bankalarının kamu üstündeki güçlü etkisi popüler kültürde bile görülebilir. Örneğin, Mary Poppins hikayesinde küçük bir çocuğun parasını elden bırakmama yönündeki kararlılığı, bankaya akını tetikler ve nihayetinde bankanın batmasına neden olur. Biraz daha az fantastik bir biçimde Frank Capra’nın It’s A Wonderful Life adlı film de Amerikan borsasının 1919’daki çöküşünü izleyen gerçek öyküleri ele alır. Filmin kahramanı George Bailey, Bedford Falls’un banka mevduatları için şahsen garanti vermeye çalışır.
Gerçekte borsanın çökmesi ve onu takip eden Büyük Buhran, Kongreyi şahsi hesaplardaki fonları federal hükümetin garantilemesini gerektiren bir yasayı yürürlüğe sokmaya teşvik etti.
Sonuç olarak 1933’te oluşturulan Federal Deposit Insurance Corporation (FDIC) her bireyin tasarrufunu 100.000 dolara kadar garanti altına alır. FDIC’nin fonu mükellef dolarlarıyla değil, bankaların ödediği sigorta primleri ve ABD Hazine yatırım kazançlarıyla sağlanır. Uzmanlar modern Amerikalıların yeterince tasarruf yapıp yapmadığı konusunu sıkça tartıştılar; Amerikalılar diğer bazı endüstrileşmiş uluslara kıyasla, vergi sonrası gelirlerinin çok daha düşük bir yüzdesini biriktirirler. Örneğin, çalışan Japon vatandaşları geleneksel olarak vergi sonrası gelirlerinin yüzde 10 ila 20’sini emeklilik için saklarlar. 2002’de Amerika’da bu oran yüzde 3,5’ti. Oranlar bugün Japonya’da da düşse de, halâ geleneksel olarak muadillerinden çok daha yüksek.
ABD Tasarruf Bonoları Amerikan Bağımsızlık Savaşından bu yana kullanılmıştır. Bu borç senetleri faiz olarak fazla geri dönüş sağlamasalar da, düşük vergi kesintisine neden olurlar. Bonolar bugün eskisi kadar revaçta olmasalar da, en güvenli yatırım seçeneklerinden biridir çünkü özel mali kurullar yerine devlet garantisi altındadırlar.
Kaynak: Bilgi Tembeline Hazırlop Cevaplar