Bir milletin konuştuğu dilin içinden çıkan ve belli bir sosyal topluluk tarafından özel terimlerin kullanıldığı konuşma sistemine Argo denir Bu konuşma sistemi; öğrenci argosu, asker argosu, hırsız argosu gibi topluluk adlarıyla anılır.
Argo, yaşayan ve sürekli değişen bir dildir. Argonun bir bakıma toplumun içinde çevreye kapalı yaşayan sosyal toplulukların az çok gizli düşüncelerinin kendi aralarında anlatılması ihtiyacından doğduğu gözlenir.
Argo, sosyal bir zümrenin kullandığı dil olmasından dolayı gizli dil, meslek dili. sınıf dili diye de adlandırılır. Yazılı argoyu, çok az görüldüğü için meslek dili saymak doğru olmaz . Dünya edebiyatında olsun, Türk edebiyatında olsun, yazarlar konu nun gelişine göre argo kelimeler kullanmışlardır.
Argo Bir toplumun sosyal alt gruplan tarafından kullanılan ve çoğunlukla yazı diline taşmayan “özel bir dil”deki kelime ve deyimlerin genel adı. Genel dilin bir altkümesi sayılan argo, insanlar arasında daha çok “gizli düşüncelerin anlatılmasına yarayan” bir dildir.
Argo, az çok ayıplanan ya da hor görülen belirli davranış biçimlerini veya eylemleri ifade etmek üzere geliştirilmiş nispeten yapma bir dildir. Genel dildeki kelimeler altüst edilerek, bozularak, anlamlan ters çevrilerek yapılır. Kabadayı ağzında yer alan kelime ve deyimler de argo olarak kabul edilmiştir.
Asılsız, yalan söz karşılığında argoda şu kelimeler kullanılır: Atmasyon, dolma, dubara, kofti, masal, palavra, polim… Argo genel dil içinde bir çeşnidir. Ne var ki, bir çeşni olmakla beraber argonun dili ifsad ettiği, genel dili olumsuz yönde etkilediği söylenebilir.
Bugün, toplumsal tabakaların her kesiminin kendine özgü birer argosu vardır: Asker argosu, denizci argosu, dilenci argosu, esnaf argosu, genelev argosu, hapishane argosu, hırsız argosu, kumar/hane argosu, öğrenci argosu, spor argosu… gibi. Türk argosunun günümüzde, üç bini aşkın sözcük dağarcığına sahip olduğu belirtilmektedir.
Argo ve “uydurma dil” için Cemil Meriç şunları söyler: “Argo, kanundan kaçanların dili. Uydurma dil, tarihten kaçanların… Argo, korkunun ördüğü duvar; uydurma dil şuursuzluğun. Biri günahları gizleyen peçe, öteki irfanı boğan kement. Argo, yaralı bir vicdanın sesi; uydurma dil, hafızasını kaybeden bir neslin. Argo, her ülkenin; uydurma dil, ülkesizlerin.”
Kimi şair ve yazarlar, bazı argo kelime ve deyimlere eserlerinde yer vermek suretiyle, sözlü olan argoyu yazı diline de taşırlar. (Bu bağlamda, Mehmet Akif Ersoy’un gerçeği yansıtmak uğruna manzumelerinde argoya sıkça başvurduğunu; Hüseyin Rahmi ve Neyzen Tevfik’in argoyu kullanmaktan özel bir zevk aldığını; son dönem şairlerinden Ece Ayhan ve Can Yücel’in şiirlerini argonun bir kaynak olarak beslediğini belirtelim.)