Atatürk, sporlar arasında en çok güreşi severdi. Güreşi çok sevmesinin nedeni söylemiş olduğu şu sözde gizliydi. “Güreş şudur: Kuvvet ve zeka oyunu. Bu iki üstün varlık insanda birleştiği vakit ancak büyük işler görülebilir. “
Atatürk’ün güreşle ilgili anıları fazladır. Onu ya radyodan güreş müsabakasını dinlerken ya da ağır siklet güreşçisi Çoban Mehmet’e “Sen herkesi kolayca yeniyorsun, seninle güreş tutsak beni yenebilir misin?” diye şakalaşırken veya bir ameleyle güreşirken görmek mümkündür. Yine bir anısında; Güreş Federasyonu Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğini yapmakta olan eski futbol hakemi ve spor yazarı Veli Necdet Arığ, bir süre Güreş Federasyonu Asbaşkanlığı görevinde de bulunan ünlü futbol adamımız Orhan Şeref Apak’tan dinlediği bir anıyı “Atatürk ve Güreş” adlı eserinde şöyle dile getirir:
“Büyük Atatürk’ün ölümünden çok az önce idi. 1938 yılının başlarında Cevat Abbas Gürer Güreş Federasyonu Başkan, ben, ikinci başkan ve genel kaptan bulunuyorduk. Serbest stildeki güreş memleketimizde iyice tutunmuştu. Biz o yıllarda serbest ve Greko-Romencilerimizi karşı karşıya getirerek iddialı bir müsabaka tertiplemiştik. Müsabakalar serbest stilde yapılacaktı. Her yönden iddiali olan bu müsabakayı, güreş sporuna büyük ilgi duyan ve güreşçileri her vesileyle koruyan Atatürk de şereflendirmişlerdi.
Halkevi salonunda yapılan müsabakalara rahmetli Yaşar Doğu ile Celal Atik de katılmışlardı. Atatürk’ün huzurunda yapılan ve büyük alaka gören müsabakalar Atatürk’ü çok memnun etmişti. Müsabakaların sona ermesi üzerine yöneticileri ve güreşçileri huzurlarına davet ederek bütün güreşçilerle teker teker meşgul oldular. İş ve aile yaşantıları hakkında kendilerinden bilgi aldılar. Bize dönerek:
Serbest ve Greko-Romen güreşçilerin müsabakalarını izledim. Benim bu husustaki kanaatim, serbest güreşin bizim bünyemize daha yatkın olduğudur. Bunun üzerine de ısrarla çalışın, göreceksiniz bir gün gelecek şampiyonluklar bir birini kovalayacaktır. Buyurdular.”
Kaynak: Türklerde Spor Tarihi, (Tuncer KURT, Mahmut KILIÇ, Muhammet Nuri KILIÇ, Fatih ÖZBAYRAKTAR)