Avlu, Türk mimarlığında da (cami, medrese, kervansaray, darüşşifa, saray yapılarında) hem işlevsel hem de öteki mekânlar arasındaki bağlantıyı sağlayan en önemli bölümlerden biridir
Osmanlı camilerinde yaklaşık insan boyunda duvarlarla çevrili dış avlular, demir şebekeli pencereler ve kapılarla dışa açılır. Bu avlular genellikle çevreyle aynı düzeydedir. Ancak İstanbul’daki Süleymaniye ve Fatih camilerinde olduğu gibi çevreden farklı düzeyde olan olan örnekler de vardır, iç avlular camiye bitişik, genellikle kare ya da dikdörtgen planlı bölümlerdir. Bunlar Selçuklu medreselerinin revaklarla çevrili, üstü açık avlularına benzer, iç avluya anıtsal bir taç kapıyla geçilir. Ayrıca, yanlarda da küçük birer kapı vardır. Mermer ya da kesme taş döşeli bu bölümün ortasında şadırvan bulunur.
Avlu, yöreden yöreye değişiklikler göstermekle birlikte, havuzu, şadırvanı, kuyusu, çiçekliği, çeşmesi, tandırı, ocağı, çevresine yerleştirilmiş mekânlarıyla Türk evinin en işlevsel bölümlerinden biridir. Özellikle yaz aylarında günlük yaşam burada geçer ve kışlık hazırlıklar burada yapılır. Toprak ya da taş döşelidir. Sokakla evin bağlantısı da bu bölümle sağlanır