Ayasofya’nın Tarihi ve Özellikleri Hakkında Kısa Özet Bilgiler
Şimdiki Ayasofya’nın yerinde bulunan ilk iki kilise ahşaptı. 326 yılında yapılan birinci kilise 404’te çıkan halk ayaklanmasında, 415 yılında yapılan ikincisi ise 532’deki Nika Ayaklanmasında yakıldı, İmparator (Jüstinyen) kilisenin yeniden ve o güne kadar görülmemiş bir büyüklükte yapılmasına karar verdi. ‘ Bir daha yanmaması için de yapının taştan olmasını isledi Bu nedenle fılayaklan ve hatıllar kesme taştan, sütunlar; başlıklar, kaplamalar, ise beyaz veya renkli mermerden; ana duvarlar, kubbe, kemer ve tonozlar tuğladan yapıldı. 532’de başlanan yapı 537’de tamamlanarak törenle halka açıldı. Sağlam olması için gösterilen bütün titizliğe rağmen yapı birçok kere depremden zarar gördü, fakat yıkılan kısımlar onarıldı ve destek duvarlarla güçlendirildi.
29 mayıs 1453’le İstanbul ile birlikte Ayasofya Kilisesi de Türklerin eline geçti ve “Fatih tarafından camiye çevrildi ve zaman aman onarım gördü, içi güzel yazılı ayetlerle süslendi. Cami 1935 yılında Atatürk’ün emriyle müze haline getirildi, mozaikleri temizlenerek meydana çıkarıldı.
Ayasofya’nın Özellikleri
Ayasofya’nın alanı dikdörtgen biçimindedir. Doğudaki mihrapla birlikte boyu 80,9 m, eni 70 m’dir. Bu geniş alanın ortasında 24.3 m yükseklikte dört büyük lilayağına dayanan 33 metre çapında büyük bir kubbe vardır. Kubbenin yerden yüksekliği 55.6 m, kendi yüksekliği ise 13,8 metredir.
Sütunların çoğu yeşil mermerden, bir kısmı vişne renginde porfirdendir. Yapıda kullanılan mermerler Doğu Roma İmparatorluğu’nun çeşitli yerlerinden, ya oldukları gibi hazır halde getirilmiş alt kattaki şekiz yeşil mermer sütun Efes’teki Artemis Tapınağından gelmedir, ya da ham olarak getirildikten sonra burada işlenip yerlerine konmuştur.
- Ayasofya, İstanbul’da en büyük ve ünlü Bizans kilisesidir