Humeyni (Ayetullah), İranlı dini ve siyasi önder (Humeyn, Kum yakınında, 1902 – Tahran 1989). Birçok din adamı yetiştirmiş bir aileden gelen Humeyni, ulema olduktan sonra ilahiyat dersleri verdi (1930). Ayetullah Kuşani’nin ölümü üzerine İran şii topluluğunun başına geçti (1962). İslam ilkelerinin ödünsüz biçimde uygulanmasından yana olduğu için Muhammet Rıza Şah tarafından sürdürülen batılılaşma siyasetine karşı cephe aldı, bu yüzden tutuklandı (Kum, haziran 1963), ardından Türkiye, Irak, Fransa gibi çeşitli ülkelere sürgüne gitti. Ancak bu durum, Humeyni’nin 1978-79’daki çağrılarının İran’da devrim sürecinin gelişmesinde oynadığı önemli rolden de anlaşıldığı gibi, otoritesini ve saygınlığını sarsmadı. Şah’ın sürgüne gidişinden iki hafta sonra görkemli bir biçimde Tahran’a döndü (şubat 1979). O tarihten sonra, İslami cumhuriyetin anayasasında özellikle vurgulanan dini ve siyasi otoritesini kabul ettirdi (Aralık 1979).
Cumhurbaşkanı seçilen (1980) Beni Sadr’a karşı, onunla görüş ayrılığına düşen başbakan Muhammet Ali Recai’den ve islami cumhuriyet partisi başkanı Ayetullah Beheşti’den yana oldu. Beni Sadr cumhurbaşkanlığından alındı; Fransa’ya kaçtı. Eylül 1980 de Irak’la savaş başlayınca, Humeyni yaptığı konuşmalarda, Irak orduları İran toprağından çıkarılana ve Irak önderi Saddam Hüseyin iktidardan düşene dek savaşı sürdüreceklerini söyledi. Devrimi destekleyen ve islami cumhuriyet anayasasına “evet” oyu verilmesini savunan komünist Tudeh partisi’ne karşı kampanya açtı. Parti üyeleri çeşitli cezalara çarptırıldı; önderleri idam edildi (1983). 1985’te, hacca giden İranlılara, orada propaganda yapmalarını önerdi. Suudi yönetimi 1987’de Hac’da çıkan kargaşa ve ölümlerden Humeyni’yi sorumlu tuttu. Humeyni Şeytan ayetlerinin yazarı Salman Rüşt inin öldürülmesi için çağrıda bulundu (şubat 1989).