Binbir Gece Masallarının Konusu, Özeti

Bin bir gece masalları, Arap masalları derlemesi. Birbirine bağlı masallardan oluşur. Karısının kendisini aldattığına inanan İran şahı Şehriyar, onu boğdurtmaya; bu olay dolayısıyla kadınlara düşman olduğu için de, her akşam yeni bir eş almaya, ertesi gün onu da öldürtmeye karar verir. Sıra, vezirin kızı Şehrazat’a gelince, o, dadısının öğrettiği masalı geceleyin anlatmaya başlar. Şah, çok ilgilenir; masalın sonunu öğrenebilmek için, kızın öldürülmesini erteler iç içe giren masallar her gece sürüp gider; bin birinci geceye gelindiğinde, şah, karısının zekâsını beğenir, kendisine bağlılığına inanır, öldürtmekten vazgeçer.

Binbir Gece Masallarının Kaynağı

Binbir Gece Masallarının bilinen üç kaynağı vardır: bunların bir kısmı İran’dan (X. yy.)  bir kısmı Bağdat’tan, bir kısmı da Mısır’dan gelmiştir. Bu masalların en ünlüleri: Alâeddin’in Sihirli lambası, Ali Baba ile Kırk Haramiler, MS. bin yılı dolaylarında geçmiş gerçek bir gezinin hikayesini dile getiren Gemici Sinbad’ın Yedi Gezisi. Binbir Gece Masallarının bazıları zamanla Türk halk masalı halini aldı, bazıları da çeşitli devirlerde kitap olarak basıldı.

Binbir Gece Masallarının Derlenmesi

1710-1712’de F. Petis de la Croix tarafından yayımlandı. Yazar ön sözünde masalları Muklah adında bir dervişin eski Hint ve Türk metinlerinden derlediği farsça bir kitaptan çevirmiş olduğunu söyler. Fakat Muklah’ın bu metnini gören olmamıştır. Masalların çoğu El Ferec ba’d el Şidde (Sıkıntıdan sonra Ferahlama) adlı Arapça eserin Türkçe tercümesinde bulunmaktadır. Belki de Petis, çevirilerini bu eserden yapmıştır. Bu masalların Seyf-ül-mülük gibi ayrı hikaye olarak ün alanları da vardır.

Masalların dili Gil Blas’ın yazarı Lesage tarafından gözden geçirilmiştir. Kitap erkeklere karsı birtakım saplantıları olan bir prensesin başından geçenleri anlatır. Masallar prensesi bu saplantılarından kurtarma amacını gütmektedir.
Binbir Gün Masalları Ali Rauf tarafından Elf-ün-Neher ve’n-Nehar adıyla olarak Türkçeye çevrildi. Mustafa Hilmi Paşa, Ahmed Şükrü ve Sait Fehmi’nin de yardımıyla eksikler tamamlanarak ikinci defa yayımlandı.

Masalın Özellikleri ve Yapısı?

Arap, Türk, Hint ve İran masallarının derlemesinden oluşan Binbir Gece Masalları sık sık halife Harun Reşit’e değinmesinden de anlaşılacağı gibi, IX. yy.’da bir araya getirilmiştir. Sonradan bütün dünya dillerine çevrilen bu masalların ilk çevirisi 1704-1717 yılları arasında Fransız gezgini A. Galland tarafından yapılmış ve böylece eser bütün dünyaya tanıtılmıştır. Türkçeye tam çevirisi 1851’de yapılmıştır.

İç İçe Geçmiş Hikayeler

Bu masallar destansı, gülünç ve taşlama dolu pek çok olayı bir araya getiren sürekli bir hikâyedir. İçindeki kahramanlık, aşk ve serüven olayları masalları tanıtmağa ve birbirine bağlamağa yarayan belli bir olayın çevresinde oluşur ve gelişir. Binbir Gece Masallarının doğuşu şöyle anlatılır: İran hükümdarı Şehriyar, günün birinde, karısının kendisini aldattığını öğrenir. Ondan ve bütün kadınlardan öcünü almak için, her akşam yeni bir kadınla evlenip ertesi gün onu boğdurmağa karar verir.

Meraklı Hükümdar

Hükümdarın seçtiği Şehrazat adlı kadın bu tehlikeli evliliği suçsuz kadınları kurtarmak için kabul eder ve kız kardeşi Dinarzat’tan hükümdarın odasına kendisiyle birlikte gelmesini ister. Gece yarısı Dinarzat, Şehrazat’tan, çok iyi bildiği masallardan bir tanesini padişaha anlatmasını rica eder. Şehrazat masala başlar ama, bir türlü .bitirmez. Şehrazat, masalı o kadar güzel anlatır ki, sabahleyin hükümdar bu meraklı hikâyenin sonunu merak ettiği için karısına bir günlük süre tanır, ama aynı sahne, bunu izleyen günlerde de tekrarlanır, o kadar ki bu bin bir gece içinde İran hükümdarı Şehrazat’ın zekâsına ve sadakatine hayran kaldığından, eski kinini unutur, ona âşık olur ve öldürtmekten vazgeçer.

Zengin ve Güçlü Olmak İçin

Hayal ve şiir dolu bu masallardan bir seçim yapmak zordur. Gene de masalların üç kahramanı özellikle ünlüdür: Yedi gezisi, Gülüverin gezilerinin habercisi sayılabilecek bir harikalar dizisi olan Gemici Sinbad; bir rastlantı sonucu, kırk haraminin hazinesini biriktirdiği mağaranın kapısını açacak tılsımlı sözleri öğrenen, Ali Baba; bir de, büyülü niteliklere sahip bir lambayı aramak için ta dünyanın merkezine kadar inen, yoksul bir terzinin oğlu olan Alâeddin.

Bu masalların hepsinde kahraman, yoksul, biraz safça bir gençtir. Ama iyiliği, sadakati, cesareti ve kurnazlığı sayesinde, her zaman zengin ve iktidar sahibi olur.

Çoğu yabancı kaynaklı olan bu masallar, yerli çevre içine oturtularak yerleştirilmiş; ayrıca, Arap masalcıların katkılarıyla da sayıca çoğaltılmıştır. Başka başka dönemlerde masallara katkıda bulunan yazarlar ile (hikayeciler, masalcılar) o kadar çok ki, bunları saptamak olanağı yoktur.

Masalların çoğunun içine birçok şiir de eklenmiştir; bunlar, konuşan kişinin ağzından çıkmış gibi gösterilir; pek seyrek de olsa, kimi zaman şairlerin adı da anılır. Şiddetli bir heyecanı dile getirmek söz konusu olunca, şiirlere başvurulur.

Bin bir gece masallarının Arapça metninin Doğu’da ve Batı’da çeşitli baskıları yapılmıştır. Türkçeye ilk kez Abdülmecit zamanında (1839 -1861) Ahmet Nazif Efendi tarafından ağdalı, bir dille çevrilmiştir, daha sonraki dönemlerde, Batıdaki çevirilerden alınıp kısaltılarak ikinci elden yapılmış çeşitli çeviriler vardır.