Boyacılık; Boya imal eden, satan veya yapan kimsenin işi.
Boyacılık tarihi iki büyük devrede incelenebilir; Birinci devir, çok eski devirlerden XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar ki bölüm. Bu devirde bazı hayvan ve bitkilerden çıkarılan tabii boyalarla bazı madeni boyalar kullanılmıştır.
İkinci devir XIX. yy.ın ikinci yarısından bugüne kadar gelir. Bu devirde özellikle boya türleri geliştirilmiştir. Bu devire suni boyalar devri de denilebilir. Bu iki devri kesin olarak birbirinden ayırmak mümkün değildir. ilk devirde, fazla miktarda boya tanınmadığından başka; mevcut boyaları da kullanmak çok güçtü ve boyanan renkler, çoğunlukla fena ve sağlamlık ve canlılık bakımından çok zayıftı. Halbuki, ikinci devirde boyaların devamlı olarak arttığını görüyoruz ve aynı zamanda da kaliteleri yükseldiği gibi kullanış usulleri de gittikçe basitleştirilmiştir.
Bu iki devrin başlangıç tarihini kesin olarak sınırlamak mümkün olmamaktadır. Çünkü. çok eski uygarlıklardan bize kalan eserlere göre, onlar, kumaşlarını boyamasını biliyorlardı. Mısır’da bulunan mumyaların üstünü saran kumaşlarda indigoyu görmek mümkündür. Atinalılar ve Ispartalılar devrinde deniz hayvanlarından çıkarılan tabii bir cins boya ile boyanmış erguvan kumaşların, pahalı olmalarından dolayı, yalnız zenginler tarafından kullanılırdı. Türk kırmızısı adı ile anılan ünlü parlak kırmızı renk. çok eski zamanlardan beri Türkler tarafından kullanılırdı. Halbuki bu kırmızı, ancak XVIII. yüzyıl başında Fransa’ya girebilmiş ve orada da, bu boyanın çıkarıldığı garans bitkisi ekilmeye başlanabilmiştir,
Türkler, Yine çok eski zamanlardan beri kumaşlar üzerine değişik bitkisel boyalarla baskı yapmasını biliyorlardı. Prusya mavisi, 1704’te Sülfat asidinin bulunmasıyla gelişmiş ve sanayide kullanılmaya başlanmıştır. 1740’ta Mr. Barth. indigoyu sülfat asidi içinde eriterek indigo karmenini buldu. Bu şekilde, diğer değişik buluşlar bizi birinci devrenin sonuna doğru getirmektedir. O zaman için bu tip boya işlemlerinin ne kadar güç şartlar altında dikkat nazara alınırsa. boyacıların elde ettikleri sonuçlara şaşmamak elde değildir.
II. Devir: Bu devir, suni ve sentetik boyalar devridir. Bu devirde, boya yapımı için kullanılan maddeler ne organik ve ne de bitkiseldir; sadece topraktan çıkarılan maden kömürüdür (houille). Bu devirde, daha önce bulunan birkaç tip sentetik boya dikkate alınmayacak olursa, Mr. Perkin, maden kömürü katranından hareket ederek önce benzen ve sonra da anilini bulmus, bütün devri, alt üst eden boya endüstrisinin temellerini kurmuş oldu. Anilinin sentetik boya endüstrisinde oynamış olduğu rol o kadar önemlidir ki, bütün bu sınıf boyalara anilin boyaları adı vermek adet olmuştur. Anilinden fuksine geçen ilk bilgin Verguin’dı’r. 1879’da garansın özü olan alizarinin Graebe ve Libermann tarafından sentetik olarak yapılabilmesi, sanayide amordan boyalara büyük bir yol açmıştır. 1884’te Böttigen’in pamuğu doğrudan doğruya boyayan Kongo kırmızısını bulduğu çok önemli bir tarihtir. Zamanımızda kullanılan boyaların büyük bir kısmı sentetik boyalardır. Tabii boyalar daha ziyade, mordan veya şarj işlemlerinde veya nüanslandırmalarda kullanılmaktadır.
Meydan Larousse / Cilt 3 Sayfa 348