Cazgır: Yağlı güreşte, güreşçileri izleyicilere tanıtan, onları coşturan kişi. Kimi yörelerde “salavatçı”, “peşrevci”, “okuyucu”, “meydan şeyhi” de denir. (Güreş başlamadan tüm pehlivanları önüne katarak sırayla adlarını, sanlarını, ustalıklarını şiirsel bir anlatımla sunar. Daha sonra, pehlivanlara yönelik bir dizi öğüt ve dilekle birlikte, dua eder. Cazgır sözünü bitirince davul zurna eşliğinde güreşe tutuşulur.)
Meydan güreşlerinde, pehlivanları halka tanıtan, güreşe başlamadan dua okuyup iki tarafı meydana süren kimse, meydan şeyhi:
Davullar vursun, zurnalar çalsın, cazgır sırtını sıvazlaya sıvazlaya seyircilere tanıtsın (Y.Z. Ortaç).
Cazgır, güreşe çıkan pehlivanları önüne aldıktan sonra seyircilere yüksek bir sesle adlarını, şanlarını, maharet lerini ve tehlikeli oyunlarını anlatmak suretiyle tanıtır. Bundan sonra salâvat ad verilen duasını okur. Salâvat şöyle başlar
Allah Allah İllallah -Hayırlar gele inşallah -Pirimiz Hamza Pehlivan -Aslımız neslimiz pehlivan. İki yiğit çıkmış meydana -Birbirinden merdane -Biri ak biri kara -İkisinin de zoru para. Alta geldim diye yerinme Üste çıktım diye sevinme -Alta düşersen apış -Üste çıkarsan yapış. Vur sarmayı kündeden at -Gönder Muhammed’e salâvat -Seyirttim gittim pınara -Allah her ikinizin de işini onara…
Sonra da cazgır pehlivanları er meydanına salar. Cazgır bugün de Kırkpınar güreşlerinin en renkli kişilerinden biri kimliğini muhafaza etmektedir.