Cemaleddin Afgani Kimdir? Hayatı? Eserleri? Görüşleri

Cemaleddin Afgani kimdir? Cemaleddin Afgani hayatı, eserleri, dini ve siyasi görüşleri hakkında bilgi. Cemaleddin Afgani ve Abdulhamit

CEMALEDDİN AFGANİ (Ölümü: 1897)

Büyük İslâm fikir adamıdır. Hayatı ve çalışmaları bütün İslâm dünyasını Halife’nîn, yani Osmanlı İmparatorunun etrafında toplayarak, onu eski ihtişamına döndürmek, emperyalist baskılardan kurtarmak şeklinde özetlenebilir. Bu fikirleriyle, Türkiye’de, Mısır’da, İran’da, Hindistan’da İslâm âleminin uyanışında devamlı ve derin etkileri olmuştur.

Cemalettin Afgani, bir rivayete göre İran’da Hemedan yakınlarında, bir rivayete göre de Afganistan’da Kabil civarında doğmuştur. 8 yaşında Türkçe konuştuğuna göre, bir Azerî Türkü olduğu hakkındaki iddianın doğruluğu kabul edilebilir. Kâbil’de yetiştiği için Afgani (Afganistanlı) diye tanınmıştır.

Cemalettin Afgani bir ara Afgan hükümdarı Dost Muhammet Han’ın vezirliğinde (başbakanlıkta) bulunduktan sonra, muhitiyle uyuşamayıp memleketten ayrıldı. 1870’te İstanbul’a geldi. İstanbul’un fikir ve siyaset çevrelerinde büyük ilgiyle karşılandı, hemen Encümen-i Dâniş (Akademi) üyeliğine seçildi. Fakat İstanbul Darülfünunu (Üniversitesi) nda verdiği bir derste, aydın fikirleri, mutaassıp çevrelerce iyi anlaşılamadığından, aleyhindeki cereyanlara karşı koyamayıp İstanbul’dan ayrıldı, Kahire’ye gitti.

Mısır’da etrafına topladığı siyaset ve fikir adamları, bilhassa gençlik vasıtasıyla, şiddetli bir İngiliz düşmanlığı ve Halife (Türkiye padişahı) taraftarlığı siyasetine girişti. Mısır’daki malî ve siyasî nüfuzunu derinleştirmek isteyen İngiltere, bu propagandanın şiddetine dayanamayıp, Hıdiv’i sıkıştırarak Cemalettin’in Mısır’dan çıkarılmasını sağladı.

Son derece mücadeleci bir yaradılışta olan Cemalettin Afgani, Mısır’dan çıkarılınca Hindistan’a gitti. Bu hareketi, İngiltere’yi eskisinden zor bir duruma soktu. Hindistan’ın en büyük ve en zengin hükümdarı olan Haydarabat Nizamı, tarafından sarayında misafir edilen Cemalettin, bu arada maddiyeciler (komünistler, aşırı sosyalistler, dinî ve manevİ değerleri inkar edenler) aleyhindeki ünlü eserini yazdı

Cemaleddin Afgani, İngilizler aleyhine tahrikât yaptığı iddiasıyla Hindistan’dan da çıkarıldı. Bir müddet A.BD. nde kaldıktan sonra 1883’te Londra’ya gitti. Burada pek dost bir zemin bulamayınca Paris’e geçti. O zaman fikir hürriyetinin kalesi sayılan Paris’te en önemli talebesi Mısırlı Şeyh Muhammet Abduh ile beraber İngiliz ve Rus emperyalizminin İslâm âlemine sızmasına karşı ateşli bir yayın ve propagandaya başladı. Hindistan’ın Müslüman zenginlerinin büyük ölçüde para yardımları ile desteklenen bu çalışmaların en önemlisi Paris’te çıkardığı el-‘Urwatu’l-Wuthkaa» (Çözülmez Bağ) adındaki Arapça siyasi dergidir (1884). Bu derginin kısa yayını, Batı ve Doğu’da şiddetli çeşitli tepkilere yol açmıştır, İngiltere, nüfuz ve etkisinin hükümran olduğu bütün ülkelerde bu derginin girmesini yasak etti.

1886’da Paris’i bile kendisi için tehlikesiz bulmıyan Cemalettin Afgani, bir müddet Almanya’da, iki defa da İran’da bulunduktan sonra İran’daki koyu istibdat idaresine karşı halkı ayaklandırmak isteyince, 1891’de tevkif edilip İran’dan sınır dışı edildi.

Cemaleddin Afgani, Londra’ya geçti. Orada makale, mülakat ve konferansları ile büyük bir siyaset ve fikir çalışması göstermekte devam etti. Cemalettin’in olağanüstü tahrikleri sonunda, yarım yüzyıldan beri İran tahtında hüküm süren Türk Kaçar hanedanından Nâsırettin Şah, nihayet 1896’da bir suikaste kurban gitmiştir.

1892’de II. Abdülhamit, Cemalettin İstanbul’a davet etti. İstanbul’a gelince, kendisine Maçka’da bir konak verildi, ayda 75 altın maaş bağlandı. 9 mart 1897’de kanserden öldü. Nişantaşı mezarlığında gömülüdür.

Cemalettin, büyük bilgisine lâyık eserler bırakmamıştır. Son derece kesif bir günlük siyaset ve polemik faaliyetinin buna engel olduğu muhakkaktır. Fakat birçok Batı ve Doğu dillerinde yayınlanan küçük kitapları ve makaleleri ile konferans ve derslerinde, İslâm âleminin uyanmasına ve silkinmesine pek önemli derecede etkide bulunmuştur.