Divan şiirinde aşığın gönlünde üzüntü ve sevinçlerinin, sevgi, hasret, umut, kıskançlık duygularının yer aldığı anlatılır. Arapça “kalp”, Farsça “dil’ sözcükleri bu anlamda kullanılır. Bu edebiyatta anlatıldığına göre aşığın gönlü haraptır, ancak sevgilinin ilgisiyle şenlenir.
Mızrağa, eşkıyaya benzetilen gamze (yan bakış) tarafından yaralanıp yağmalanır. Padişaha benzetilen sevgilinin karşısında aşık da içinde onun yer aldığı gönlünü “Bağdat, Mısır, vilayet, iklim” diye anar. Yine bu yüzden gönül “saray, taht, divan, tahtgâh” sayılır.
Gönül daima hastadır bu hastalığa ancak sevgili ilaç olabilir. Sevgiliden ayrı düştüğü için ağlayıp sızladığından gönül aynı zamanda delidir (şûride, Şeyda, mecnun, vâlih). Deliyi bağlayan zincir ise sevgilinin saçlarıdır. Âşığın gönlü saçların ağına, tuzağına yakalanır. Gönül âşığın büyü yapan sevgiliye düşkünlüğü dolayısıyla da divanedir. Ona kayıtsız şartsız bağlılığı nedeniyle esirdir. Sevgilinin yüzü “mushafa”, boyu “elif”, dudağı “mim”, saçı “lam” ve “cim” harflerine benzetildiğinden heran bunlarla uğraşan aşığın gönlü harfleri öğrenerek yazıyı sökmeye çalışan çocuğa (tıfl) benzetilir. Gönlün çoğu zaman da kuşa benzetilişi, avcı sayılan (sayyat) sevgilinin tuzağına yakalanandandır.
Şairin gönlü sevgilisi için durmadan güzel sözler düşündüğünden gönül aynı zamanda “bülbül” ve “papağan”dır. Zayıflıktan kemikleri çıkmış âşığın gönlü kafesteki esir kuş olarak da yorumlanmıştır Sevgilinin oka benzeyen yan bakışı karşısında gönlü “nişangah’tır. Sevgilinin sitemiyle kırılacağından “sırça, kâse, kadeh, sâgar, câm” gibi nesnelere benzetilir.