Dua; Bir dileğin gerçekleşmesi içinTanrı’ya yalvarma; yakarış.
Dua genellikle insanoğlunun tüm başarılarına, atılımlarına karşın eksikleri, acizlikleri, korkulan ve umutları olduğu düşüncesinin bir sonucudur.
Kuran insanın, yenemeyeceği bir güçlükle karşılaşınca ulu bir güce sığınmaya gerek duyan bir varlık olduğunu belirtir. Bazı sufilere göre, Allah’tan dilekte bulunma anlamında dua, ruhun Allah’a doğru yükselişinin (sülük) ilk basamaklarından sayılır.
Tasavvuf uluları ise, Allah’tan gelen her şeyi tam bir hoşnutlukla karşıladıklarından (rıza) ve tüm eylemlerinde kendilerini O’nun iradesine bıraktıklarından, Allah’tan bir şey istemek anlamında duayı edebe aykırı görürler
İslamda dua, kulun Allah’ın birliğini tanıdığının (tevhid) en açık göstergelerinden biri kabul edilir. Çünkü kul, dua ile Allah’a yönelmekte ve O’nun varlığını tanıdığını, başkasından değil, yalnızca O’ndan dilekte bulunduğunu göstermektedir.
İslam kelam tarihinde bazı bilginler, katı ve determinist nitelikteki kader anlayış larının bir sonucu olarak, duanın gereksizliğini ve anlamsızlığını savundular. Onlara göre, kulun kaderinde olan, dua ile geri çevrilemez. Ayrıca dua ile istenen şey Allah tarafından zaten bilindiğine göre, dua etmek gereksizdir. Buna karşılık, Ehl i sünnet bilginleri başta olmak üzere islam bilginlerinin büyük çoğunluğu (cumhur), ilke olarak duanın, Allah’a bir şey bildirmek değil, bir ibadet olduğunu İleri sürerler.
Dua ile kul, Allah’a olan saygısını dile getirir, O’nun bağışlamasına gereksinmesinin bilincinde olduğunu gösterir. Öte yandan, kader kulun üzerinde ve onu kuşatmış olmakla birlikte Allah da kaderin üstünde ve onu kuşatmıştır; Allah, kader karşısında özgürlüğünü yitirmiş bir varlık değildir; bu nedenle duayı kabul etme yetkisi onun elindedir. Ayrıca, gerek Kuranda gerekse Hz. Peygamber’in hadislerinde duanın gerekliliğine birçok kez işaret edilir.
Kuranda birçok dua ayetleri bulunduğu gibi, geçmiş peygamberlerin dualarından örnekler de yer alır Hz. Muhammet’in birçok duaları da günümüze kadar gelmiştir. O, “dua, ibadetin özüdür” der Kuranda Bakara suresinin 186. ayetinde şöyle denilir: “(Ey Muhammet) kullarım sana beni sorarlarsa bilsinler ki ben çok yakınım; bana dua ettiğinde dua edenin yakarışına karşılık veririm.”
Kuran ve hadislerde duanın ne şekilde edilmesi gerektiği (dua adabı) konusu ile ilgili bazı açıklamalar yer alır Bunlara göre duanın yalvarıcı bir tavırla, alçak sesle, Allah’a saygı ve ümit duygularıyla yapılması gerekir (VII, 55-56). Hz. Muhammed yüksek sesle dua okuyanları “Ey insanlar, dua ettiğiniz Allah sağır değildir, uzağınızda da değildir; O, sizi çok iyi duymaktadır” diyerek uyarır, başka bir hadiste duanın az ve öz olması gerektiğini belirtir.
Hz. Muhammed’ den günümüze kadar ulaşan dualarda dikkat çeken en önemli noktalar, bu duaların kısa ve özlü olmaları, geçici ve bayağı istekleri kuru sözlerle sıralamak yerine, aşağıdaki örnekte görüleceği gibi, daha yüksek umutların gerçekleşmesi için ilahi inayetin samimi dileklerini içermeleridir “Allah’ım, yararsız bilgiden, saygısız gönülden, kabulsüz duadan, doymayan nefisten sana sığınırım. Perişanlığın en beteri olan açlıktan, duyguların en kötüsü olan hıyanetten, tembellik, cimrilik ve korkaklıktan, bunaklığa varan yaşlılıktan, deccal belasından, kabir azabından, hayat ve ölüm sınavlarından sana sığınırım. Allah’ım, senden gam çeken gönüller, kaygı duyan ve senin yoluna koyulan kalbler dileriz. Allah’ım, senden bizim için rahmet ve bağış takdir etmeni, bizi bütün kötülüklerden korumanı, bütün iyiliklerle zenginleştirmeni, cehennemden kurtarmanı ve cennetine kabul etmeni diliyorum” vb
İslam geleneğinde kurban keserken, yolculuğa çıkarken, oruca başlarken ve oruç açarkan, nikâh kıyarken, cenaze namazı kılarken, konuşmaya başlarken ve bitirirken, yemeğe başlarken, vb yapılması sevap olan özel dualar vardır
Ayrıca kuraklık, sel felaketi, ay ve güneş tutulması gibi doğa olayları sırasında Hz. Muhammet’in okuduğu duaları okumak da gelenekleşmiştir. Namazın önemli bir bölümü, dualardan oluşur Bunlar ilk tekbirden sonra okunan “Sübhâneke allâhümme…”, rükûda okunan “Sübhâne rabbiye’l-azim”, secdede “Sübhâne rabbıye’l-âlâ”, otururken okunan “et-Tahıyyâtü lillâh…”, “Allâhümme salli ve bârik ‘, “Rabbenâ âtinâ…” dualarıdır