Enderun: Osmanlı saraylarında harem ve hazine dairelerinin bulunduğu bölüme denir.
Enderun. topkapı sarayında Enderun Akağalar kapısından (Babüssa-ade) başlayarak üçüncü ve dördüncü yer diye tanımlanan iki büyük alan ve bu alanları çevreleyen daireleri kapsıyordu.
Burada görev yapanlara topluca enderun halkı denir, dördüncü yer adıyla anılan en iç bölümse yalnız padişaha özgü selamlık dairesini meydana getirirdi. Mermer sütunlarla çevrili Akağalar kapısı önünde cülus ve bayramlaşma törenleri düzenlenir, ayak divanı ya da olağanüstü toplantılar yapılır ve savaşlarda da Sancak-ı şerif burada dışarı çıkarılıp kapı önüne dikilirdi.
Enderun ilk kez Murat I döneminde Edirne sarayı’nda kuruldu. Mehmet II dönemine kadar önemli bir gelişim göstermeyen kuruluş, İstanbul’un fethinden sonra yeni bir yapı ve biçim kazandı. Fatih kanunnamesiyle Enderun’da çalışanların görevleri, yetkileri ve hakları kesin hatlarla belirlendi. Süleyman I ve daha sonraki padişahlar da bu töre ve gelenekleri pekiştirip sağlamlaştırdılar. Bu arada, sadrazamlar da Enderun’un işleyiş biçimiyle ilgili önemli çalışmalar yaptılar. Özellikle Çorlulu Ali Paşa’nın kurduğu düzen, Selim III dönemine kadar etkisini sürdürdü. Öte yandan ipşir Mustafa Paşa ile Şehit Ali Paşa’nın Enderun’un işleyiş biçimini değiştirme çabaları sonuçsuz kaldı. Buna karşın, bazı görevlilerin grup olarak ya da tek başlarına Enderun üzerinde padişaha oranla daha etkili oldukları dönemler yaşandı. Babüssaade ağalarıyla silahtar ağalar bu duruma örnek gösterilebilir. Ancak Tanzimat’tan sonra Enderun’un gelenek ve göreneklerinde köklü değişimler oldu.
Osmanlı tarihi boyunca Enderun halkından, çok yetenekli kişiler yetişti.