Evliya Çelebi Hayatı Özet ( Kısaca Evliya Çelebi Kimdir Hayatı)
Evliya Çelebi, türk gezgin (İstanbul 1611 – Mısır 1682’den sonra). 117 yaşında ölen (1648) babası Derviş Mehmet Zıllî, sarayın kuyumcubaşısı idi.
Evliya Çelebi, bir süre medresede okumuş, hafız olmuş, Murat IV zamanında saraya alınmış (1636), orada hat, musiki, tecvit, ilm i nahiv ve kafiye dersleri görmüş; tatlı dilli, mizah yetenekli, sevimli bir kişi olması dolayısıyla, zaman zaman padişah meclislerinde bulunmuş; dört yıl sonra 40 akça ile sipahi zümresine katılmak üzere çerağ edilmiştir
Babasından ve tanıdığı yaşlı kişilerden dinlediği serüvenler, onda uzak ülkeleri görme isteği uyandırmıştır.
Kendi anlattığına göre. 1630’da bir gece rüyasında Peygamber’i görmüş, “Şefâat, yâ resûl Allah” diyecek yerde,heyecanla dili dolaşarak, “Seyahat, yâ resûl-Allah” demiş, ondan sonra gezgin olmuştur, ilkin, bütün girdisi çıktısıyla, tekkelerden koltuk meyhanelerine, büyüklerin meclislerinden meddah kahvehanelerine kadar, adım adım İstanbul’u gezmiş; din ve kültürle ilgili bütün yapı ve kurumları (cami, mescit, medrese vb), çarşı ve pazarları, bütün gezme yerlerini (Kâğıthane, Boğaziçi vb ), saz ve söz âlemlerini, donanma şenliklerini, meddahları, mukallitleri, sazende ve hanendeleri, türlü içkileri ve keyif verici maddeleri, eğlence düşkünü mirasyedileri ve “hoppa çelebi”leri ayrıntılarıyla anlatmış; on yıl sonra (1640), İstanbul dışı gezilerine başlamıştır.
Taşrada görev alan çeşitli devlet adamlarının yanında çalışarak, bazı seferlere katılarak, mektup getirip götürerek, ya da kendi başına yola çıkarak, imparatorluğun uzak-yakın birçok şehirlerini ve ülkelerini (Bursa, izmit, Trabzon, Erzurum, Sivas, Van, Diyarbakır. Bitlis vb.; Suriye, Filistin, Irak, Hicaz, Mısır, Sudan, Rumeli, Balkanlar vb), ayrıca yabancı ülkeleri (iran, Azerbaycan, Gürcistan, Kafkasya, Kırım, Macaristan, Avusturya, Almanya, Hollanda, Lehistan, isveç, Rusya, Yunanistan, Arnavutluk, Girit vb.) dolaşmıştır. Öldüğü tarih kesin olarak bilinmiyor; kitabının son cildinde. 1682’de geçen bazı olaylar anlatıldığına göre o talihten sonra öldüğü anlaşılıyor. Öldüğü yer de (Mısır, belki de istanbul) kesin olarak belli değildir.