Fani Dünya Deyiminin Hikayesi
Birkaç arkadaş bir olup hava almak ve eğlenmek için dolaşmaya çıkmışlar. Köyün dışından geçen bir derenin kenarındaki patika yoldan giderlerken bakmışlar ki bir adam derenin akan köpüklü sularının tam ortasında, arkasında bir sandık, kafasında fıçı çenberinden yapılmış bir takke, ortasında sallanan bir çanla, çangur çungur ayakta çalkalanıp duruyor. Kendi kendine de durmadan konuşuyor. Adamcağız aklını kaçırmış galiba demişler. Hele bir bakalım deyip adama sokulmuşlar. İçlerinden biri:
“Merhaba hemşehrim” demiş.
Adam:
“Merhaba kardeşlik” diye cevap vermiş.
“Suyun içinde ne çalkalanıp duruyorsun öyle?”
“Bizim köyün imamı caminin kilimlerini temizletmek istiyordu da ver ben temizleyip getireyim dedim. Ayağımın altında kilimler var. Onları yıkıyorum.”
İmam buna karşılık çıkarıp bana üç beş kuruş verirse, fâni dünyada geçinir gideriz,”
“Eee peki, o kafandaki çan ne?”
“Çan mı? Haa… Şu gördüğünüz tarla Hacı Receb’in tarlasıdır. Bu sene oraya bakla ekti. Kargalar deşip deşip yiyorlar. Ben kilimleri yıkarken nasıl olsa sallanacağım, sallanınca da çan çalacak değil mi? Kargalar korkup kaçarsa, zararları az olur. Recep de buna karşılık bana bir çuval bakla verirse, şu fâni dünyada yeriz geçiniriz.”
“Eee pekâla o sırtındaki sandık ne?”
“O mu? Yayık. Bakkal Ahmet Efendi ineklerinin sütünden yayıkla yağ yapar. Ben nasıl olsa sallanıyorum, sen yayığı getir benim sırtıma bağla, yağ olunca getirip sana veririm dedim. Yağdan bir avuç da bana verirse, şu fâni dünyada biz de yer geçiniriz dedim de.”
“Çok güzel. O elindeki ördüğün şey ne?”
“Bu mu? Kahya Ali Efendinin oğlu Erzurum’a askere gitti. Çok soğuk olurmuş oralar. Kalın fanila ördürmek istedi. Benim de ellerim boş, getir bana örüvere-yim dedim. Bunun için de bana birkaç kuruş verirse, fâni dünyada geçimime birek olur diye düşündüm.”
“Hay Allah çok hoş yahu, öyleyse kendi kendine durmadan ne konuşup duruyorsun öyle?”
“Yok canım, ben ne konuşacağım. Bizim muhtarın kızı sizlere ömür geçen hafta rahmetli oldu da. Ailesi ona bir Yasin okutmak istedi. Benim de ağzım boş. Yasin de ezberimde. Ben okuyuvereyim dedim. Onu okuyordum. Ne yaparsın fâni dünya.”
Soruları soran adam hayretle gülmüş ve:
“Bunların hepsi iyi ya, şu dünya bâki olsa idi ne yapardın acaba?” demiş.