Hasan Dağı Efsanesi Nedir? Neyi Anlatır?
Niğde ilimizin kuzeybatısında, Melendiz dağlarının batısında ve Aksaray ile Ortaköy arasındaki düzlükte 2727 metrelik yüksekliğiyle, İç Anadolu’nun sayılı dağlarından biri olan Hasan Dağı’nın, niye bu adla anıldığının şöyle bir hikâyesi vardır:
Biri Aksaray’da kelikçilîk yapan Ali Baba, diğeri dağda bir kulübede oturan iki arkadaş varmış. Bunlar çok iyi arkadaşlarmış, arkadaşlıkları Ömür boyu devam etmiş. İkisi de çok mütedeyyin, islâma bağlı kimselermiş. Bunların ikisi de zamanla ererler, halkın «ermiş» dediği kimselerden olurlar. Ama her ikisi de, «İnanmazlar» düşüncesiyle bu özelliklerini kimselere açamazlar.
Bir gün AH Baba, dağda oturan arkadaşı Hasan Dede’yi ziyarete gider. Lâf arasında Ali Baba arkadaşına erdiğini söyleyince Hasan Dede de:
«Yahu, nasıl erersin? Ben de erdim.»
Her ikisi de durumu izah ederler. Bunlar ayn ayrı yerlerde oturdukları için, nasıl olsa bir vesileyle arkadaşının ermişliğini anlayacağını, öyle bir günün geleceğini düşünürler. Ali Baba oradan ayrılıp Aksaray’a gelir.
Bir Temmuz günü, öğle sıcağında Hasan Dede, çıkısına dağdan kar doldurup Ali Baba’nın dükkânına gider. Beş on kiloluk kar çıkısını Ali Baba’nın dükkânının güneş gören bir yerine asar. Fakat kar bir türlü erimek bilmez. Ali Baba da çıkının bir kenarından içindekinin kar olduğunu görür.
Ali Baba’nın dükkânının yakınında bir kadınlar hamamı varmış, Hamamdan çıkan kadınlardan biri çarşafını gererken farkında olmaksızın göğsü açılır. Hasan Dede bu manzarayı görür ve kadına karşi arzu duymaya başlar. Bu arada Hasan Dede’nin dağdan getirdiği karlar da erimeye başlar. Arkadaşının bu hâlini gören Ali Baba der ki:
«Ya Hasan Dede, Dağdaki ermişle şehirdeki ermiş arasındaki farka bak.»
Bunun üzerine Hasan Dede arkadaşını dağa davet edip yanından ayrılır.
Nihayet bir müddet sonra Ali Baba da dostunu ziyaret etmeye karar verir. Avucuna bir miktar ateş alıp yola çıkar. O uzun yolu ateşi söndürmeden alıp arkadaşına kavuşur. Hasan Dede’nin kulübesine girdikten sonra ateşi ona verir. Dede bakar ki Ali Baba’nın elinde ne kül var, ne de bir yara. Ali Baba der ki:
«Kardeşim, sen de ermişsin ama, şehirdeki ermişle dağdaki ermiş arasındaki farka dikkat etmelisin.»
Ali Baba bir müddet kaldıktan sonra arkadaşına veda edip dağdan ayrılır. Ali Baba’nın sözlerine kızan Hasan Dede’nin kalbi bozulur. Çevresindeki taşların irilerinden birini AN Baba’nın arkasından yuvarlar. Meseleye hemen vâkıf olan Ali Baba geriye dönüp üzerine doğru gelmekte olan taşı tutar. Taş da olduğu yerde kalrr.
İşte Aksaray’daki Ali Baba Tekkesi ile civardaki Hasan Dağı bu karşılaşmadan sonra kendi adları ile anılmaya başlıyor.