Hıdırellez; Hızır ve ilyas peygamberlerin her yıl buluştuklarına, doğanın yeniden canlandığına inanılan ve halk takviminde yazın başlangıcı sayılan gün (6 mayıs); bu günde yapılan şenlik ve törenler.
Efsaneye göre Hızır ve İlyas peygamberler ölümsüzlük suyundan içmiş iki kardeş ya da dosttur ve her yılın 5 mayısı 6 mayısa bağlayan gecesi buluşup doğaya can vermek üzere sözleşmişlerdir. Hızır ak sakallı, kırmızı pabuçludur ve üzerinde çiçeklerden yapılmış bir cüppe bulunur. Baharın müjdecisi sayılan Hızır bitkilere can verir, darda olanların yardımına koşar. Ayaklarının bastığı yere baharın bereketi yerleşir. İlyas ise uzun boylu ve nur yüzlüdür. Elinde uzun bir değnek taşır, keçi derisinden yapılmış uzun bir gömlek giyer. O da suların ve bir inanışa göre hayvanların koruyucusudur. Gezindiği yerde hayvanların bereketi artar, sayıları çoğalır.
Anadolu’nun birçok yöresinde hıdrellez gecesi dilenen dileklerin gerçekleşeceğine, hastaların iyileşeceğine, uğursuziukların sona ereceğine, sorunlara çözüm bulunacağına, kısmetlerin açılacağına ve bereketin artacağına ilişkin yaygın bir inanış vardır. Bu nedenle de 5 mayısı 6 mayısa bağlayan gece kırmızı bir bez içine madeni bir para konarak gül dalına asılır. Böylece bereketinin artacağına inanılan para, ertesi sabah erkenden yerinden alınıp cüzdana yerleştirilir ya da para kesinin altına dikilir.
Ev sahibi olmak isteyenler dört yol ağzına ya da bir gül dalının dibine kibrit kutusu, hamur, çöp vb şeylerle bir ev maketi yaparlar ve ertesi sabah erkenden bunu alırlar. Evlenmek isteyen kızlar bir gelin maketi yapar ve gül dalına asarlarsa evlenecekleri kişiyi düşlerinde göreceklerine inanırlar. Aynı amaçla tuzlu yemek yiyip su içmeden yatmak da gelenektendir. Düşlerinde kendilerine altın tas içinde su veren kişinin kısmetleri olacağına inanırlar. Evlenmekte gecikmiş olanlar o gece başlarının üzerinde kilit açtırırlar. O yıl şansın açık olup olmayacağını sınamak üzere başvurulan uygulamalar da vardır.
Anadolu’nun birçok yöresinde 5 mayıs gecesi kapının önüne süt dolu bir tas konur. Bu süt yoğurt haline gelirse evin bereketinin artacağına, evdekilerin şansının açılacağına inanılır. Yalnız uğurun bozulmaması için kimsenin bu konuda birbirine soru sormaması gerekir. Aynı amaçla boyları eşit iki yeşil soğandan birine beyaz, birine siyah iplik bağlanır. Ertesi gün beyaz iplik bağlanan büyümüşse o yılın uğurlu geçeceğine siyah iplik bağlanan büyümüşse cefalı geçeceğine inanılır.
Anadolu’nun hemen her yöresinde yaygın bir uygulama da 5 mayıs akşamı su dolu bir çömlek içerisine genç kızlann yüzük, küpe, toka vb eşyalarını koyup, gül dalının altına yerleştirmeleridir. Ertesi gün annesinin ilki olan bir kız çocuğuna bu eşyalar çektirilir ve bu sırada maniler okunur. Okunan mani, çömlekten eşyası çıkan kızın kısmetidir.
Anadolu’nun bazı yörelerinde de hıdrellez günü kasım ayından mayısa değin süren kış döneminin hesaplaşma günüdür. O gün hayvanların sayımı yapılır, çobanın hesabı kesilir, yaz dönemi için aynı çobanla ya da başkasıyla anlaşılır.
Anadolu’nun hemen her yöresinde hıdrellez günü kırlara çıkıp çeşitli eğlenceler düzenlemek gelenektendir. O gün kırlarda koşup oynayanların kışın dertlerinden ve sıkıntılarından kurtulacağına inanılır. Kırdan toplanan kırk tür bitkiyi kaynatarak elde edilen suyun tüm hastalıktan iyileştireceği inanışı da yaygındır.
Osmanlılar döneminde İstanbul’da da tüm gün süren kır eğlenceleriyle kutlanan hıdrellez, Anadolu’nun birçok yöresinde günümüzde de yaşatılan bir gelenektir. Doğayla iç içe ve ona bağımlı olan kırsal yöre insanınca canlı bir biçimde yaşatılan bu gelenek, bir tür gündönümü şenliği niteliği taşımaktadır.