Höyük: Bir yerleşme ya da yapı kalıntısının üzerinde oluşmuş, yassı, yapay toprak tepe
Höyükler, aynı yerde kurulmuş özellikle kerpiç yapılardan oluşan katmanların, zaman içinde yıkılarak üst üste yığılmasıyla meydana gelir (Tel Açana on altı, Çatalhöyük on dört yapı katı). Bunların yüksekliği yüzyıllar, hatta binyıllar boyunca değişir, çapları da birkaç yüz m’ye ulaşır.
Höyüklerin büyüklüğü ve biçimleri, yerleşmenin büyüklüğü ve gelişimi, yerleşme süresi ve bu sürenin sürekli ya da kesintili olmasıyla da ilişkilidir. (Alacahöyük’te Hitit katmanı 700 yıllık, Beycesultan’ın kırk katmanı 2500 yıllık bir süreci kapsar). Arapçada “tel” sözcüğüyle (Tel Açana, Tel Cüdeyde, Tel Teynet, vb.) karşılanan höyükler, Anadolu’nun (özellikle iç Anadolu) iklim ve yapı gereci koşullarından doğdukları için Balkanlar dışında, G. ve Orta Avrupa’da görülmezler.
Anadolu’daki sayıları da, denizlere yaklaştıkça azalır (dokuz katlı Truva gibi farklı örnekler de vardır); İç Anadolu’nun bozkır alanlarında, su kaynaklan, verimli topraklar, savunmaya elverişli noktalarda yoğunlaşırlar. Batıdaki yapılarda ahşap kullanılması ve yerleşmelerin yer değiştirmesi höyüklerin oluşumunu engeller.
Anadolu’da İ.Ö. II. binyıl sonlarına değin yerleşmeler vadi düzlüklerinde kurulmuştur. Az sayıda da yaylalarda höyüklere rastlanır. Dağlık bir yörede yer alan az bulunur bir örnekse Hititler ‘in merkezi Boğazköy’dür (Hattuşaş). Yerleşme yerlerinin seçiminde zamanla kaymalar görülebilir. Kilikia’da en eski yerleşmelerin büyük bölümü ovalarda, birkaçı yamaçlarda kurulmuştur. Kıyı yerleşmeleriyse çok azdır. Phrygialılar döneminde, İ. Ö binyıl başlarında, savunma nedeniyle dik yamaçlı kaya düzlüklerine ve dağ tepelerine kurulan dağ kentleri ortaya çıkar, ancak i. Ö binyıl ‘ın sonlarında büyük kentlerin yer seçiminde belirgin bir değişim gözlenir. Buna karşılık köy yerleşmesi az çok aynı kalmıştır.
Alacahöyük Nedir? Bölgedeki Kazılar Hakkında Bilgi.
Çorum ilinde arkeoloji alanı. Alaca ilçesinin 15 km kuzeybatısında, Ankara’nın 160 km doğusunda yer alan Alacahöyük, Hitit merkezlerinin en önemlilerinden biridir. XIX. yy. sonlarında bulunmasından sonra 1935-1949 ve 1962-1968 arasında yapılan kazılarda İ.Ö. dördüncü bin yıldan başlayarak yerleşildiği anlaşılan alanda, 4 uygarlık evresi ve 14 yapı katı belirlenmiştir. III. uygarlık evresinde (İ.Ö. 1650-İ.Ö. 1180 dönemi), tapınak, saray, 5 freskli bir kapı, sokaklar, kanalizasyonlar ortaya çıkarılmıştır. İ.Ö. üçüncü bin yıldan (III. uygarlık evresi) kalma 13 kral mezarından elde edilen buluntular arasında metal aletler, çeşitli mücevherler, silahlar, boğa ve geyik heykelleri, güneş kursları, altın ve gümüş dinsel eşyalar, vb. sayılabilir. Buluntular Alacahöyük müzesinde ve Ankara Anadolu Medeniyetleri müzesinde sergilenmektedir.
Çatalhöyük , Konya iline bağlı Çumra ilçe merkezinin 11 km. kuzeyinde bulunan arkeolojik sit alanı. Çevresinden yüksekliği 17 metredir.
Çatalhöyük 1958’de keşfedildi, üzerinde ilk bilimsel kazılara ise 1961’de başlandı. Bu çalışmalar sonucunda iki ayrı yerleşim bölgesi ortaya çıkarıldı. Doğudaki Yenitaş Çağını (Neolotik), batıdaki Kalkolitik Çağı içine alır. Doğu Çatalhöyük’te 10 yapı katı bulundu. Burada çok ileri bir şehir kültürüne rastlandı (İ.Ö. 7000).
Yapı katlarındaki evler gruplar halindedir. Toprak düzeyinde kapı aralıkları olmadığı için evlere tavandan girildiği sanılmaktadır. Evler, kerpiçten yapılmıştır. Damları düzdür ve planları da birbirine benzemektedir. Evlerde genellikle ikişer oda vardır. Büyük olan odada sedirler, dolaplar, fırın, ocak ya da tandır bulunmaktadır. Küçük olan diğer odalar ise kiler olarak kullanılmıştır. Yapılardan bazılarının duvarlarında renkli av ve dans resimleri görülür.
Avcılıkla ilgili olan bu resimlerde en çok gözlenen hayvan figürleri ise boğa, geyik, eşek, domuz ve akbabadır. Kimi çağdaş arkeologlar duvarlarında resimler bulunan yapıların aslında birer tapmak olduğunu ileri sürmektedir. Buralarda taştan ve topraktan yapılmış çok sayıda küçük heykel bulunmuştur. Çıplak kadın heykelcikleri ana tanrıçayı temsil eder. Her katta görülen kaliteli çanak ve çömlekler tamamen el işçiliğinin ürünü olup kahverengi, gri, siyah ve kırmızı renklerdedir.. Kaplar ise daha çok oval formdadır.
Çatalhöyük’te ele geçen kalıntılar, o çağda bölgede yaşamış olan halkın ileri tarımla uğraştığını, avcılığın sürdürüldüğünü, yerleşim merkezlerinde evcil hayvanların beslendiğini ve ticaretin geliştiğini göstermektedir.
Aslantepe Höyüğü Nedir, Tarihçesi, Özellikleri Hakkında Bilgi
ASLANTEPE, Malatya’ya 6 km uzaklıkla höyük.
İlk defa köylüler tarafından bulunan (1894) höyükte L. Delaporte yönetiminde bir Fransız heyeti kazı yaptı (1932-1933, 1938). Bunu C. Schaeffer’in çalışmaları takip etti (1946, 1948).
Kazılar sonucunda M.Ö. 111. ve II. bin yıla tarihlenen höyükte yerli medeniyet izlerinden başka İç Anadolu, Kuzey Suriye, Mezopotamya ve han kültürleri ile yakınlık gösteren süslü vazolar bulunmuştur. Aslantepe’nin en büyük yapısı, M.ö. XII. yy. başlangıcına ait olan saraydır. Sarayın kapısındaki yarım aslan kabartmaları ve kral ve kraliçeyi tanrılara içki sunarken tasvir eden ortostatlar ilgi çekicidir. Hitit metinlerinde geçen İlluyanka yılanı efsanesi konu alınarak, tanrılar ile yılan arasındaki mücadele anlatılmıştır. Bu yapıdan ayrı, tek kabartma parçalar bulunmuştur ve bunlarda fırtına tanrısı, dağlar üzerinde duran boğa, kanatlı demonlar ve av sahneleri gibi konular tasvir edilmiştir. Arslanlı kapının ortostatlarının üslûp yönünden Büyük Hitit çağı ile Geç Hitit çağı arasındaki bir devreye (M.ö. XI. yy. a) ait olması mümkündür. Fakat M.ö. VIII. yy. a ait kral heykeli de bulunmuştur. Aslantepe eserleri İstanbul ve Ankara Arkeoloji müzelerinde bulunmaktadır.