Hz. Ebubekir Kimdir Kısaca Hayatı. Hz. Ebubekir Döneminin Önemli Olayları Nelerdir? Hz. Ebubekirin İslam Tarihi Açısından Önemi ve Vefatı.
Hz. Ebubekir, asıl adı Abdullah (Mekke’ 572-Medine 634), ilk islam halifesi (632 -634). Kendisine Ebubekir adını müslümanlığı kabulünden sonra Hz. Muhammed verdi. Kureyş kabilesinin Teym kolundan Ebu Kuhafe Osman bin Âmir ile Üm-mülbayr bint Sahr’ın oğlu. Atik (özgürlüğü verilmiş köle) ve Sıddık (pek doğru, sözünün eri) unvanlarıyla da anılır.
Hz. Peygamber, ona Atik unvanını “özgürlüğü verilmiş köle” anlamına değil, “cehennemden özgürlüğünü kazanmış” anlamına verdi. Sıddık ise, Peygamberin ona miracı anlatmasına içtenlikle inanması sonucu, yine Hz. Peygamber tarafından verildi.
Hz. Muhammed ile dostuğu ve yakınlığı cahiliye döneminde başladı. Mekke’nin önde gelen, varlıklı ve saygın tüccarlarındandı. Kan diyetinin ve zarar ziyanın saptanmasında hakemlik (esnak) görevi ona verilmişti.
Müslümanlığı ilk kabul eden kişi olarak sözü edilirse de (610), bunun gerçeklik derecesi belli değildir. Çünkü, özellikle Hz. Ali ve Zeyd bin Hasise için de aynı şey söylenir. Ancak, daha hicretten (622) önce gerek müslümanlığa içtenlikle inanışı, gerekse üstün kişisel nitelikleri nedeniyle müslümanların başta gelen saygın kişilerindendi.
Kendilerine karşı gösterilen sert tepki karşısında müslümanların bir bölümü Habeşistan’a göç ettiklerinde, o, ölümü bile göze alarak Mekke’de kaldı. Mekkeli müşrikler hicret sırasında Hz. Muhammet’i öldürmek için harekete geçince, onlardan kurtulmak için Hz. Peygamber ile birlikte üç gün Sevr mağarasında saklandı. Bu nedenle Yari gar (mağara arkadaşı) unvanıyla da anıldı. Bu olay, Kuran’ın Tevbe suresinin 40. ayetinde şu biçimde anlatılır: “Siz eğer Peygamber’e yardım etmezseniz Allah eder. Kâfirler onu tek bir arkadaşı (Ebubekir) varken Mekke’den çıkardıkları ve her ikisi mağarada bulundukları ve Peygamber arkadaşına, gam çekme, Allah bizimle beraberdir, dediği zaman, Allah ona yardım etmiş, onu görünmeyen askerlerle güçlendirmişti.”
Göç sırasında büyük oğlu Abdurrahman dışında bütün ailesi hemen onun arkasından Medine’ye geldi Ebubekir, Medine’de Es-sunh mahallesine yerleşti. Kızı Ayşe’yi Peygamber ile evlendirmesi, müslümanlar arasındaki saygınlığını bir kat daha artırdı. Peygamberin bütün savaşlarına katılarak gerek gücü gerekse yerinde önerileriyle ona yardım etti. Bunalımlı zamanlarda umudunu ve cesaretini yitirmedi. Önemli bir birliğe (627) ve Havazin kabilesine karşı yapılan seferlere (628) komuta etti. Ömer ile birlikte Ebu Ubeyde’nin komutası altında savaştı
(629). Tebük seferinde müslümanların sancağını taşıdı. Hz. Muhammed hastalanınca müslümanlara imamlık yapıp namaz kıldırma görevini ona verdi ve bu durum Hz. Muhammed’in ardılı olmasını sağladı.
Hz. Muhammed’in ölümü (8 haziran 632, pazartesi), yeni islam devleti için tehlikeli durumlar yarattı. Ömer ve arkadaşlarının önerisiyle Ebubekir halife oldu ve Halifetü Resulullah (Tanrının elçisinin halifesi) unvanını aldı. İşlerini daha kolay bir biçimde yürütebilmesi için Medine’nin merkezinde bir eve taşındı, iki yıl süren halifeliğinin büyük bir bölümü, müslümanlıktan cayma (ridde) olaylarını bastırmakla geçti.
Hz. Ebubekir; Bizans’a karşı Ecnadeyn’de kazanılan zaferden kısa bir süre sonra hastalanarak’ Medine’de öldü (23 Ağustos 634); vasiyeti gereği Hz. Muhammed’in tabutuna konuldu, cenaze namazını halife Ömer kıldırdı ve Hz. Peygamberin yanında toprağa verildi. Çok yalın yaşamı, varlıklı olmaktan kaçışı, her türlü gösterişten tiksinti duyması ve insancıl davranışlarıyla islam büyükleri arasında özel bir yeri olan Ebubekir için Hz. Muhammed bir hadisinde şöyle der: “Ebubekir’in imanı, bütün müslümanların imanı ile tartılsa, onunki ağır gelir.”