İbrik: Sıvı, özellikle su koymaya yarayan ince boyunlu, geniş karınlı bir gövdeyle, buna bağlanan bir emzik ve bir kulptan oluşan kap.
Türklerde ve İslam ülkelerinde özellikle aptes almak, el yüz yıkamakta kullanılan ibriklerin pişmiş topraktan, porselenden, bakırdan, pirinçten, tunçtan, gümüş, altın ve camdan yapılmış örnekleri vardır. Bunlar, genellikle, leğeniyle birlikte takım oluşturur ve leğen-ibrik olarak adlandırılır. Leğenin üstünde dökülen suyun görünmemesi için süzgeçli bir kapak bulunur ve ibrik bu kapağın ortasındaki çukura konur.
Padişahlar ve dönemin önde gelen kişileri için ünlü ustalarca yapılmış, çeşitli tekniklerle bezenmiş, sanatsal değeri olan ince işlemeli leğen-ibrikler vardır. Sarayda, padişahın ibriğini tutmakla görevli ibriktarlar bulunuyordu, ibrik, tekke eşyaları arasında da yer alıyordu. Bunlar, tarikatlara göre değişik motifliydi, ibrik tutmak, tarikata yeni giren dervişlerin göreviydi.
Erken İslam döneminden ibriklerin altın ve gümüşten örnekleri bulunmakla birlikte, günümüze ulaşanlar çoğunlukla tunçtandır. Bunlar genellikle formları, teknikleri ve süslemeleriyle, sasani ibriklerine benzer, gövdeleri armut biçiminde, boyunları yivlidir. Kulplarında parmak dayanan bir yaprak, hayvan başı ya da topuz bulunur
Basra ibriği. Yapımı X. yy. sonlarına değin süren bu ibrikler kabartma’ ya da kazıma tekniğiyle süslenmiştir VIII. – X yy.larda Horasan’da yapılanlarsa kakma tekniğiyle bezeniyordu. Bu teknik daha sonra Selçuklularda (XII. yy. ortaları) gelişti. XIII. yy. başlarında İran’dan Mezopotamya’ya, oradan da Yakındoğu ülkelerine yayıldı. Bu dönemde ayrıca döküm tekniğiyle, yuvarlak gövdeli, silindir biçiminde ince, uzun boyunlu, kalın kulplu ibrikler yapıldı.
Selçuklu dönemi ibrikleri formları, teknikleri ve süslemeleriyle, önceki döneme göre çeşitlilik gösterir, İran’ da döküm tekniğiyle yapılan bir grup, Sasani ibriklerine benzemekle birlikte gövdeleri daha geniş ve yayvan, emzikleri yağ kandili biçimindedir. Erken İslam döneminde ortaya çıkan yuvarlak gövdeli, ince uzun boyunlu ibriklerin yapımı Selçuklularda da sürmüş, ancak bunların bir bölümünde emzikler, abartmalı bir biçimde uzatılmıştır. Bu dönemde Horasan’a mal edilen bir başka formla karşılaşılmaktadır; bunlar XII. yy. sonu – XIII. yy. başlarına tarihlenen, döküm ya da dövme tekniğiyle yapılıp kakma tekniğiyle işlenmiş, çoğu pirinçten ibriklerdir. Silindir biçimindeki gövdeleri dışbükey ve içbükey yivlidir. Üzerleri kuş, aslan ve efsanevi hayvan motiflidir. Bir bölümünün omuz başları kuş ya da harpya heykelcikleriyle bezenmiştir. Bu dönem ibriklerinin bir bölümünün gövdeleriyse on iki köşelidir (Homberg* ibriği). XIII. yy.’a tarihlenen ve Musul okuluna bağlanan, pirinçten yapılmış değerli örnekler de vardır (Blacas* ibriği).
Müzelerimizde Anadolu Selçukluları döneminden günümüze ulaşan örnekler bulunmamakla birlikte, özellikle Topkapı sarayı Müzesi’yle İstanbul Türk ve İslam eserleri Müzesi’nde, Osmanlı döneminden çeşitli formlarda değerli ibrik ve leğen -ibrikler sergilenmektedir. Bunlar arasında XVII. – XIX. yy.’lardan, kabartma ya da kazıma tekniğinde süslemeli, gümüş ya da altın yaldızlı bakır (tombak) ibrik ve leğen-ibrik takımları bulunmaktadır. Ayrıca süs eşyası niteliğinde, Beykoz işi, kristalden, renkli ya da renksiz camdan ve opalden ibrik ya da leğen-ibrik takımları vardır.