Irkçılık Nedir? Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

Irkçılık Nedir? 

İnsan grupları arasında değer bakımından bir hiyerarşi olduğu inancı; bu inançtan esinlenen davranış.

Irkçılık, geçen yüzyılda, Gobi-neau ve özellikle H S. Chamberlain tarafından bilimsel bir kuram durumuna getirilmek istendi. Irkçı ideoloji, doğuştan gelen zekâ ve kültürel gelişme yetenekleri arasında bir hiyerarşi ya da duygu, kişilik ve mizaç konusunda insan grupları arasında bir değer eşitsizliği bulunduğunu İleri sürer. Böylece bu İdeoloji, insan grupları arasında genetik bir değer eşitsizliği olduğunu İddia eder. Ayrıca bütün bireylere, içinde bulundukları grubun özelliklerini atfederek, bu özellikleri bir stereo-tip durumuna getirir. Günümüzdeki bilimsel bilgiler bu görüşleri yalanlamıştır: söz-konusu nitelikler bakımından insan gruplarının üyeleri arasında büyük bir çeşitlilik bulunduğunu ve bu gruplar arasında hiçbir genetik fark bulunmadığını göstermiştir.

Bütün insanların hak ve saygınlık bakımından eşit oldukları yolundaki ahlak ilkesine aykırı olan ırkçı ideoloji, genellikle bir grup insanın bir başka grup insan üzerindeki egemenliğini haklı göstermek yönünde gelişti. Örneğin, sömürge fetihleri sömürgecilerde biyolojik bakımdan üstün oldukları inancını doğurdu ve bu inanç sömürge halklarıyla yurtlarından alınıp götürülen kölelerden türeyen halkların aleyhine kulanıldı.

Bir aşama sırasına göre düzenlenmiş toplumlarda da, çoğu kez, yönetici sınıf yararına olmak üzere böyle bir ideoloji ortaya çıkar ve bu sınıf üstün bir kast haline gelmeye çalışır. Bu gibi durumlarda, özellikle en alt basamağın göçmenler tarafından oluşturulduğu toplumlarda, eşitsizlikçi ideolojinin toplumsal hiyerarşi boyunca zincirleme bir etkide bulunduğu görülür.

Irkçılık, bir toplumda, kötülük ya da zararlı niyetlerle suçlanan etnik ya da dinsel azınlığa duyulan güvensizlik temeli üzerinde de gelişebilir. Örneğin Yahudi düşmanlığı böyledir. Bu durum heterofobi çerçevesine girer. He-terofobi, insanın kendini bağlı hissettiği grubun dışında kalanlara karşı duyduğu, genellikle saldırgan eğilimlere yol aşabilen korku ve düşmanlık eğilimidir Burada söz konusu olan bağlılık, koşullara göre farklı biçimde algılanabilen (örneğin bir spor karşılaşması, toplumsal ya da dinsel bir çatışma gibi) bir bağlılıktır.

Bazı ülkeler yasalarında ırk ayrımına yer vermişlerdir. Yasalarda yer almasa bile, bu ayrım, bir toplumun işleyişini derinden etkileyebilir ve gerek aile ve okul eğitimi, gerekse kitle haberleşmesi yoluyla sürdürülebilir.

Güney Afrika Cumhuriyeti ırk ayrımcılığını, devletin resmi politikası olarak son yıllara kadar sürdürmüş ender ülkelerden biridir. XX. yüzyılın başlarından itibaren çıkarılan birçok yasa ile zencilere ve Asya kökenlilere, siyasal, sosyal ve kültürel hayatla ilgili kısıtlamalar getirilmiş, apartheid diye adlandırılan bu siyaset, 60 yılı aşkın bir süre uygulanmıştır. 70’li yıllarda Güney Afrika yönetiminin bu konudaki tutumunda bir yumuşama başladıysa da, ülkedeki zenci ve Asyalı çoğunluğun temel haklarını elde edebilmesi için 90’lı yılları beklemek gerekmiştir.