İstanbul’da Çalgı Yapımı ( Müzik Aletleri Ustaları)

İstanbul’da çalgı yapımı. İstanbul’un ünlü müzik aletleri (Çalgı) yapan ustaları kimlerdir? İstanbul’da hangi çalgılar yapılır? Çalgı yapımının tarihçesi

Klasik Türk musikisinin en büyük merkezi İstanbul olduğu için bu musikide kullanılan çalgıların yapımcılığı da doğal olarak İstanbul’da gelişmiştir.

Bir çalgının güzel ses vermesi sadece kullanılan ağaç ve malzemenin cinsine değil, o çalgının iyi yapılmasına da bağlıdır. Çalgı yapımcılığı ise özel bilgi, tecrübe ve ustalık gerektiren bir sanat koludur. İstanbul’da çalgı yapımcılığı geçmişte ustadan çırağa gelenek yoluyla aktarılan bilgilerle yürüyen bir meslek dalıydı. Türk musikisinin bestecileri ile icracıları hakkında birçok yazılı belge bulunmasına karşılık, bu musikinin icrasında kullanılan çalgıların yapımcıları üstüne pek az yazılı kaynak vardır. Bu konudaki bilgilerin çoğu uzun yılların yıpratmasına göğüs gererek günümüze kadar yaşayabilen az sayıdaki çalgının içine yapımcılarınca düşülen kayıtlar ve notlardan elde edilmiştir. Eski yazar ve musiki adamlarının anılarında da bazı bilgi kırıntılarına rastlanabilmektedir.

Çalgı yapımcılarının adları ile hangi çalgıların yapımında usta olduklarına ilişkin bilgiler 19. yy’dan geriye gitmiyor. Çünkü 19. yy öncesinden kalma çalgılara çok ender rastlanabiliyor. Bunun bir nedeni, Türk çalgılarının, Batı çalgılarının tersine, kutu içinde saklanmayarak dış etkenlerin yıpratıcı etkilerine açık bırakılmasıdır. Geçmişte İstanbul’da sık sık çıkan ve yapıların ahşap olması yüzünden pek çabuk genişleyen yangınlar da önceki yüzyılların ürünü pek çok eşya gibi çalgıları da yok etmiştir. Ancak, bunlar kadar önemli bir etken de, günümüze ulaşabilen eski çalgıların özel koleksiyonlarda bulunması ve bir çalgı müzesinin hâlâ kurulmamış olmasıdır. Zengin bir çalgı müzesi bu alandaki bilgileri hiç olmazsa bir ölçüde genişletecektir. Çalgı yapımcılığının tarihi bugün henüz yeterince el atılmamış bir alan olarak araştırmacılarını bekliyor.

Bilinen en eski çalgı yapımcılarından biri 19. yy’in ilk yarısında yaşamış olan Mahmud Usta’dır. Döneminin en iyi kanunlarını yapan Mahmud Usta’nın elinden çıkmış, üzerinde 1869 tarihi bulunan bir kanun günümüze kadar gelebilmiştir. 19. yy’ın ikinci yarısında yaşayan Emin Usta, Mahmud Ustanın çırağı olup zamanının en ünlü kanun yapımcısıydı. Ustasından aldığı kanun modelini biraz daha büyütmüş ve sesi çok güzel kanunlar yapmıştır. Kanunlarına soğuk damgayla “Emin” damgasını ve yaptığı çalgılara verdiği sıra numarasını basardı.

19. yy’ın en ünlü çalgı yapımcılarından biri Ermeni asıllı Baron’dur (Baronak). Yaptığı kemençelerle ünlüdür. 1834′ te İstanbul’da doğmuş, önceleri dülger ve marangoz olarak çalışırken sonradan çalgı yapmaya başlamış ve bu alanda ulaştığı ün kendisini Sultan Abdülaziz döneminde saray ustabaşılığına yükseltmiştir. Kemençelerinin sesi gür ve toktur. Bazılarında imal tarihleri bulunur. Süslemelerinde sedef kullanmamıştır; kaplamaları ya sade fildişindendir ya da bağa ile fildişi karışımıdır. 1900’de İstanbul’da öldüğü tahmin edilen Baron az sayıda tambur, lavta ve ud da yapmıştır. “Küçük İzmitli” diye anılan, gerçek adı bilinmeyen Rum asıllı usta, Baron’dan sonraki ikinci büyük kemence yapımcısıdır. 19. yy’ın ortalarında ün salan bu ustanın 20. yy’ın başlarında öldüğü tahmin ediliyor. Bir başka kemence yapımcısı olan, 1875 doğumlu Vasıl Usta, Baronun çırağıydı. Kemence, lavta, ud ve tambur yapmıştır; özellikle tamburları pek ünlüdür. İstanbul’da ölen bu sanatkâr çalgılarında basma etiket kullanmıştır.

Ud yapmakta en hünerli, en ünlü usta Manol’dür. 1845’te İstanbul’da doğmuş, 1915’te gene aynı şehirde ölmüştür. İlk mesleği cilacılık olan bu ustanın günümüze kalan udları büyük değer taşır. Tambur da yapmıştır. Manol’ün çırağı olan Mustafa Usta 1885’te İzmir’de doğmuş, 1935’te İstanbul’da ölmüştür. 20 yaşında İstanbul’a gelerek Manol’ün dükkânına çırak olarak girmiş, onun en değerli kalfası olmuştur. Udları ünlü olup az sayıda tambur da yapmıştır. 1884 doğumlu Murat Sümbül de Manol’ün kalfası olan Mustafa Usta’nın çırağı olarak çalgı yapımını öğrenmiştir. Sonradan Kadıköy’de açtığı dükkânda ud ve lavta yapmaya başlamış; kemence, tambur, mandolin, gitar, keman, viyolonsel ve kontrbas da yapmıştır. Bir başka ud yapımcısı da Tavşanlı doğumlu Hamza Ustadır (1884-1915). Babası Ali Usta’dan cura, bağlama gibi halk sazlarını yapmasını öğrenen bu usta sonradan İstanbul’a gelerek Çemberlitaş’ta açtığı dükkânda Manol’ün ud biçim ve kalıplarını örnek alarak ud yapmaya başlamış ve başarılı olmuştur. Kapudağ doğumlu İl-yas Usta (1870-1925) doğduğu kasabada mandolin ve gitar yaparak mesleğe atılmıştır. 1896’da İstanbul’a gelerek Kapalıçarşı’da açtığı dükkânda ud yapmaya başlamıştır. Tambur ve lavta da yapmışsa da asıl ud ile üne kavuşmuştur. İstanbullu Kirkor Kâhyahan (1855-1922) da bu dönemin ud yapımcılarındandı. Kulekapılı Miço (1855-1919) ise gene aynı dönemin santur yapan ustalarındandı.

19- yy’ın sonlarıyla 20. yy’ın başlarında yaşamış olan Uzunyan Anin ile Has-köylü Mıgırdıç ustaların yaptıkları kanunlar çok güzel sesli, beğenilen çalgılardı. 20. yy’ın en ünlü çalgı yapımcılarından biri Onnik Garipyan’dır. Ağabeyi Mıgırdıç’tan ud yapmasını öğrendi. Türk musikisinin bütün çalgılarını yapardı, ama en çok udlarıyla tamburları ünlüydü. Kendisine “bu yüzyılın Manol’ü” dense yeridir. 1984’te İstanbul’da ölen bu değerli sanatkâr kemence ile gitar da yapmıştır. Zeynel Abidin Cümbüş (1885-1945) hemen her çalgıyı yapmaya çalışmışsa da udda başarılı olmuştur. 20. yy’ın ilk yarısında yaşayan Ahırkapılı Ziya Usta ise aslında sandal yapımcısı olup tambur da imal ederdi. Hamza Usta’nın kalfası olan Hadi Usta ud, tambur ve kanun yapmış, ama en çok udlarıyla ün salmıştır. Çalgı imalatıyla amatör olarak uğraşan Mustafa Sazer özellikle tambur yapımında başarılıydı. “Sarıkız” adıyla bilinen olağanüstü güzel sesli tanbur da onun elinden çıkmıştır. Çok değerli bir kemence icracısı olan Haldun Menemencioğlu (1912-1972) aynı zamanda yetenekli bir çalgı yapımcısıydı. Yaptığı kemence ve tanburlar birer zarafet örneğidir.

Günümüzün İstanbullu çalgı yapımcıları arasında Haluk-Güneyli, Turhan De-mirer, Sabri Göktepe, Fehmi Kılınçer, Paki Öktem ve Reşat Uca’nın adları anılabilir. Güneyli, Onnik Garipyan’ın kalfası olup özellikle kanun yapımında başarılıdır. Demirer İstanbul’daki atölyesinde tanbur, lavta ve ud yapmaktadır; özellikle güzel sesli tanburları ve ince, temiz işçiliğiyle ünlüdür. Kılınçer. ud ve tanbur yapmaktadır. Asker kökenli olan ve emekliliğinden sonra çalgı yapımcılı-ğıyla uğraşmaya başlayan Öktem daha çok kanun yapmakta ve kanun mandallarında madeni malzeme yerine plastik malzeme kullanmaktadır. İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nda kemence çalan Uca ise kemence, tanbur, lavta ve ud yapmaktadır. İstanbul’daki atölyesinde özellikle kemençenin sesini geliştirmek ve bu çalgının asıl tınısını ortaya çıkarabilmek için deneysel yöntemlerle çalışmaktadır.

REŞAT UCA