Kader Nedir, Ne Demektir, İslam İnancında Kaderin Yeri ve Önemi, Kader Hakkında Kısa Özet Bilgi
Bazı doktrinlere göre, bütün olayları önceden ve değişmeyecek şekilde düzenleyen gizli kuvvet: Bu selin ne getireceğini, hatta ne olduğunu bilmiyordum ama, kader ne yazmışsa o olacaktı (Ş.S. Aydemir). Hiç şaşmayan saat gibi işler durur kader, Bir gün saat çalar … Çok uzaktan gelir haber … (Yahya Kemal).
Beklenmedik ve kaçınılmaz şartların bir araya gelmesi; genellikle kaçınılmaz kötü talih.
Kader birliği, iyi ve kötü günlerde aynı hal ve sonu paylaşmak durumunda olma. Kader böyle imiş, uğranılan kötü bir hâlde, elden bir şey gelmeyince, alınyazısına boyun eğildiğini belirtmek için söylenir: Derdim artar yaralarım sızılar. Anayı babayı gönül arzular.Kader böyle imiş kime neyleyim (Halk türküsü). Kadere küsmek, (birinin) kötü bir rastlantı sonucu meydana gelen durumu kadere bağlayıp mücadeleyi bırakmak. Kaderde varmış, akla gelmeyen herhangi kötü bir durumu kadere bağlayarak kabulleniş.
Kadere meydan okumak, alınyazısını kişisel irade ile değiştirebileceğine inanarak Tanrı’-nın ezelî kararına başkaldırmak: —inşallah de […] Kadere meydan okumağa gelmez (H.E. Adıvar).
Güç, kuvvet, irade gücü. Kader-i ilâhi, Tanrı buyruğu, alınyazısı.
Kelâmda Allah’ın, iradelerini icradan (yani kazadan) önce takdir etmesi, ölçmesi. Ezelden ebede kadar meydana gelen bütün durum ve olaylarda hâkim olan ilahi hüküm
Kader, Müslümanlar arasında genellikle kaza ve kader şeklinde kullanılır. Kader, önceden Ölçüp hüküm vermek; kaza, bu hükmü yerine getirmek, yani ezelde verilen hükmü yerine getirmek demektir.
İslâm inanışına göre her şey takdiri ilâhî ile (ilâhî kadere uygun olarak) meydana gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de O (Allah) sizi çamurdan yaratan, sonra ölüm ecelini (zamanını) takdir edendir (El-Enam, 2) denilmektedir. Böylece bütün fiil ve olayların, insanın, iradei cüziyesini dahî kullanmasına fırsat kalmadan, yalnızca ezeldeki takdir üzere meydana geldiği görüşünü benimseyen mezhebe Cebriye (Ceoeriye; fatalizm) adı verilmiştir. Ehli sünnet inanışına göre kader, kul tarafından önceden bilinmesi mümkün olmayan, ancak lev-hi mahfuzda yazılı bulunan hükümlerdir. Kur’an’da da Küçük ve büyük (yapılan her şeyin) hepsi (levh-i mahfuz’da) yazılıdır (El – Kamer, 53) denilmekte ve bu konuda bilgi edinmeğe çalışmanın yersiz olduğu söylenmektedir. Nitekim Hz. Muhammed kaderi büme konusunda söz etmekten daima kaçınmıştır. Diğer taraftan iradei cüziyeyi kabul edenlerin dayandıkları esas, ahlâkî bir nitelik taşır, insanın hürriyeti, Allah’ın adaleti gerecidir. Kaderiye adını taşıyan fırka, ezelde malûm ve mahfuz olan kaderi inkâr ederek kul, fiilinin halikidir tezini savunur.
KADERCİ: İnsan yaşamının kader tarafından yönlendirildiğine inanan kimse için kullanılır; yazgıcı.