Kama, iki yanı keskin, ucu sivri kısa bıçak. Gerek Antik Çağda, gerekse ortaçağda uzun bir kamayla kısa bir kılıç arasında pek bir fark yoktu. 1300’lerden sonra Avrupa’ da kama kılıçtan farklılaşmaya başladı. 16. yüzyılda, geniş bir siperliği bulunan özel yapılmış bir kamanın sol elde tutularak saldırıların karşılandığı bir dövüş biçimi ortaya çıktı. Boyu elverişli olduğu için kama dikkat çekmeden taşınabiliyor ve kolayca çekilebiliyordu. Bu nedenle birçok durumda kılıçtan daha avantajlıydı.
Kamanın pek çok çeşidi vardır. Malezya kris’i, Gurkhaların kısa ve eğri kukrisi, Hinduların üçgen kesitli düz katar’ı, Arapların eğik cenbiye’si, Çerkeslerin hançeri bunlardan bazısıdır.
Çatalhöyük’te ele geçen İÖ 4. binyıla ait çakmaktaşından yapılmış bıçak ile (Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara) 18. yüzyılda İran hükümdarı Nadir Şah’a armağan edilmek üzere yapılmış kabzası ve kını zümrüt ve incilerle bezeli hançer (Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul) bu silahın çok ünlü ve ilginç iki örneğidir.