Osmanlı devletinde eskiciler eski ayakkabı, çizme vb. gibi giyim eşyasını onarır ya da her çeşit eski eşya alım satımıyla uğraşırdı.
Bunlardan onarımcılar ustabaşı denen ve kavaflar loncasına bağlı bulunan bir yönetici tarafından denetlenirlerdi. Ustabaşılar, dükkânlarını kavaflar, dikiciler çizmeci ve ayakkabıcılara ait ticarethanelerin arasında açarlardı. Bu esnaf her pazartesi, çarşamba ve perşembe günü.ustabaşılar eskicilerin sabah duasını yapmadan alışverişe başlamazlardı.
Bir bölümü gezici, bir bölümü de yerleşik olarak her çeşit kullanılmış eşya ticaretiyle geçimlerini sağlayan eskicilerse, genelinde mutfak ve yatak odası takımları, giyim eşyası, silah, avadanlık gibi eski püskü şeyleri alıp satarlardı. Satılık mala ilk olarak değer biçen eskici, pazarlıkta anlaşamaması sonucu bunu sahibinden satın alamazsa, eski eşyanın yeri ve verilen fiyat hemen öteki tüm eskicilere iletilir, böylece onların da ilk biçilen fiyatın üstüne çıkmamaları sağlanırdı.
Gezici eskiciler tarafından toplanan mallar yiğitbaşı gözetiminde ve eskiciler kethüdası başkanlığında bir kurulca fiyat biçildikten sonra bunlar bit pazarı denen yerleşik eskici dükkânlarının bulunduğu yere götürülerek bu değer üzerinden satılırlardı. Satışa sunulan eşyaya verilen fiyatın öteki dükkânlara duyurulması yöntemi, yerleşik eskiciler arasında da gelenekleşmişti. Öte yandan, kaçak ya da çalıntı eşyanın alım ve satımı kesinlikle yasaktı. Bu yoldan para kazanmaya kalkışanların mallarına el konduğu gibi, dükkânları da kapatılır ve ağır cezaya çarptırılırlardı.