Osmanlı’da Cariyeler Nasıl Seçilirdi? İslam’da ve Osmanlı da Cariyelerin yeri, özellikleri ve cariye seçimi hakkında bilgiler.
Savaşta esir edilmiş kız, kadın: Cariyeler dairesi, haremde bulunan cariyelerin yatıp kalktıkları yerin adı. (Bütün Osmanlı saraylarında ayrı bir cariyeler dairesi vardı. Bunlar irili ufaklı odacıklara ayrılır, cariyeler kerevetler üzerinde serilen yataklarda yatarlar, uygunsuz hallerde bulunmamaları için, azlık ve çokluklarına göre, başlarına birkaç kalfa konurdu.) Cariyeler hapishanesi, Topkapı sarayında, cariyelerin hapis edildiği söylenen oda. (Küçük suçluların, cezalarını burada çektikleri anlaşılmaktadır. Büyük suç işleyenler, haremden atılır, başka yerlere sürgün edilirlerdi.) Cariyeler hastanesi, hasta cariyelerin tedavi edildiği yer. (Topkapı sarayının bodrum katında hastalar dairesi vardı. Buraya hastalar ustası bakardı. Hastalara bakanlara nineler denirdi. Bulaşıcı hastalığa yakalanan harem halkından kim olursa olsun, diğerlerini korumak amacıyla dışarı gönderilir, tedavisi dışarıda yapılırdı.
İslam dinine göre cariye, sahibinin malıdır, onu istediği gibi kullanmaya hakkı vardır. Güçlü ve paralı olanlar diledikleri kadar cariye alabilirlerdi. Osmanlı sarayı hareminde cariyelerin sayıları 500 – 1000 arasında değişiyordu. Bunlar, savaşlarda alınan esirlerden, esir pazarlarından veya padişaha hediye edilenler arasından toplanırdı. Haremde çalışan cariyelerin sağlam ve güzel olmasına dikkat edilirdi. özellikle son yüzyıllarda Çerkez cariye satın almak Osmanlı haremi için moda haline gelmişti.
Çerkezlerden sonra Abaza ve Gürcü cariyeler geliyordu; cüceler, maskaralar ve zenciler ayrı hizmetler için alınırdı.
Genel olarak, Osmanlı toplumundaki cariyeler şöyle ayrılabilir:
- a) haremin genel hizmetinde çalışanlar,
- b) 5-7 yaş arasında, satılmak veya önemli bir kişiye hediye edilmek üzere satın alınan, yüzleri ve vücutları güzel olanlar;
- c) odalıklar; bunlar cariyelerin en güzelleri ve en pahalılarıydı. 15-20 Yaş arasında iken satılır veya hediye edilirdi.
Hareme alınan cariyeler sanıldığına göre ilk zamanlarda ebeler ve hastalar ustası tarafından; daha sonraları da doktor yoluyla muayene edilir, hastalıklı olanlar, sahiplerine geri verilirdi. Yeni alınan cariyelere harem geleneklerine göre, görünüşleri, renkleri, güzellikleri ve karakterleri göz önünde tutularak; genellikle, farsça adlar verilirdi. Görevlerini ve haremin muaşeret usullerini öğrenmek üzere kalfaların emrine girerlerdi. Fakat en güzelleri has odalık olarak padişah ve şehzadeler için ayrılır, bunlara okuyup yazma da öğretilirdi. Cariyelere gündelik verilirdi. Yiyecekleri ve giyecekleri de hazine tarafından sağlanırdı.
Padişah, ikbal ve kadın efendilerini has odalıkları arasından seçerdi. Genellikle sanıldığı gibi, padişah haremde bulunan bütün cariyelerle ilişki kurmazdı; ilişkide bulunduğu cariyeden hoşlanırsa ikbal, çocuğu olursa kadın efendi olarak yanında alıkordu. Beğenmezse yakın adamlarından birine verirdi.
Bundan başka padişah has odalıkların hepsi ile de münasebette bulunmaz, bunları kendi kızları imiş gibi devlet memurları ve onların oğulları ile evlendirirdi.
Cariyeler, dairelerde külhan. kiler gibi genel hizmetlerde çalışırlardı. Şehzade, sultan. kadın efendi ve ustaların yaşadıkları yere daire adı verilir, hepsinde cariyeler hizmet ederlerdi. Cariyeler, padişahtan sonra, şehzadeler ve harem ağalarının da hizmetlerini görürlerdi. Cariyelerin şehzadelerin özel hizmetlerinde bulunduklarına şüphe yoktur. Yalnız Ahmed l’den sonra, cariyelerin şehzadelerden çocuk dünyaya getirmeleri yasaklanmış, türlü şekillerle çocuk yapmaları önlenmişti. Bu usulü veliaht Abdülaziz değiştirdi. Cariyelerin hadım ağalarıyla de ilişki kurduklarına dair deliller ve olaylar vardır. Hatta birkaç harem ağası bunlarla resmen evlenmiştir.
Cariyeler belli bir süreyi tamamladıktan sonra haremden ayrılabilir, bunlara saraylı denirdi. Birkaçı dışında, padişahlar kadınlarını genellikle cariyelerden seçtiler. Bunların birkaç kere saraydan toptan atıldıkları da görülmüştür. Padişahın tahttan indirilmesinde veya ölümünde çok sevdiği cariyeler, Eski saraya gönderilir ve orada sürgün olarak yaşarlardı.
Bütün Osmanlı saraylarında ayrı bir cariyeler dairesi vardı. Bunlar irili ufaklı odacıklara ayrılır, cariyeler kerevetler üzerinde serilen yataklarda yatarlar, uygunsuz hallerde bulunmamaları için, azlık ve çokluklarına göre, başlarına birkaç kalfa konurdu.
Cariyeler hapishanesi, Topkapı sarayında, cariyelerin hapis edildiği söylenen oda. (Küçük suçluların, cezalarını burada çektikleri anlaşılmaktadır. Büyük suç işleyenler, haremden atılır, başka yerlere sürgün edilirlerdi.)
Cariyeler hastahanesi, hasta cariyelerin tedavi edildiği yer. (Topkapı sarayının bodrum katında hastalar dairesi vardı. Buraya hastalar ustası bakardı. Hastalara bakanlara nineler denirdi. Bulaşıcı hastalığa yakalanan harem halkından kim olursa olsun, diğerlerini korumak amacıyla dışarı gönderilir, tedavisi dışarıda yapılırdı.)
Meydan Larousse / 4 Cilt Sayfa 38