Düş, mesnevilerde, halk hikâyelerinde, masallarda yaygın bir motif olarak yer almıştır. Halk şairlerinin yaşamını anlatan türkülü halk hikâyelerinde delikanlı, düşünde aşk badesini içer, uyanınca saz çalıp şiir söylemeye başlar; düşünde görüp gönül verdiği güzeli aramaya koyulur.
Evliya Çelebi, düşünde Hz. Peygamberi gördüğünü ve onun verdiği izinle gezilerine başladığını anlatır. Veysi’nin Habnamesi, dönemin padişahı Ahmet I ile Büyük İskender’i karşı karşıya getiren bir düşün hikâyesidir İskender, bu düş boyunca dünyanın geçmiş zamanlarda “mamur ve âbâdan” olmadığını anlatır.
Ziya Paşa ile Namık Kemal Rüya adını taşıyan iki yapıtta gördükleri birer düşü dile getiriyor görünerek dönemlerindeki siyasal bozukluğu sergiler, yönetimle hesaplaşırlar. Karagöz ve ortaoyununda tekerlemelerde gerçekmiş gibi anlatılan ye gerçekdışı olduğu ancak sonunda anlaşılan düşlere yer verilir Şiir anlayışını “dilde rüya halini kurma” diye açıklayan Ahmet Hamdi Tanpınar “Abdullah Efendinin rüyaları,” “Rüyalar” gibi hikâyelerinde düşle gerçeğin çatışmalarını dile getirir Kişilerin bilinçaltını sergilemek için çağdaş edebiyatta sık sık yer verilmektedir Fantastik öğeleri kullanmaya tutkun yazarlarda (örn. Nazlı Eray), düşlerin geniş yeri vardır