Dans Nedir, Türk Halk Danslarının Kaynağı ve Gelişimi, Türk Halk Danslarının Sınıflandırılması Hakkında Bilgiler
Dans kelimesi Fransızca olup, “Toplu veya kişisel olarak herhangi bir ezgi ritmi eşliğinde yapılan düzenli vücut hareketleri kültürü” anlamına gelir. Daha geniş anlamıyla dans, “Bir kişinin herhangi bir duyguyu, bir düşünceyi çevresine yansıtmak, öyküyü veya salt bedenin ritmik hareketinden haz alındığı için, ezginin ritmine uygun olarak yapılan bedensel hareket sanatıdır. İnsanlar duygu düşünce ve isteklerini çeşitli yollarla göze ve kulağa yansıtma amacıyla bu estetik dans sanatını vücuda getirmişlerdir. Sanatta olağanüstülük, mükemmellik ve güzellik vardır. Dans sanatı bu yönüyle, aynı olgunun içindedir.
Halk Dansları
Konuyu daha iyi anlatmak için öncelikle “halk dansı” tamlamasının ilk kelimesini açıklamak gereklidir. “Halk” hakkında yapılan tanımlamalara göre, “bir toplum içinde ortak gelenek, görenek, davranış ve uygulamalardan oluşan bir kültür düzeyinde yaşayan, insan topluluğu veya aralarında ortak referans bulunan en az iki kişiden meydana gelen insan grubudur.” Bu tanımlardan hareketle, halk raksı veya halk oyunu diye anılan halk dansı şöyle tanımlanabilir: Halk kültürünün önemli bir yanını oluşturan ve genellikle çeşitli sebepler neticesinde meydana gelen sevinç veya üzüntüleri içeren bir duyguyu, insana ve doğaya ait bir olayı anlatan, müzikli veya müziksiz, kişisel yahut gruplar hâlinde çeşitli şekillerde, ölçülü ve disiplinli olarak yapılan, kökeni dine, sihre veya doğa olaylarına dayanan vücut hareketleridir.
Başka bir ifade ile halk dansı; ulusal müziğin bünyesine göre bir dans kuran kişilerle, adları bilinmeyen halk sanatçılarının kurgularına dayalı düzenlilik ve disiplin kurallarına bağlı olarak müzik eşliğinde yapılan tartımlı hareketlerdir. Halk dansları bir ulusun duygu ve düşüncelerine dayalı ise, ulusal dans veya millî dans, adını alırlar.
Halk dansları, belirli bir halkın yarattığı ve icrasını paylaştığı estetik hareket ürünleridir. Bunlar, zaman içinde, o halk ile birlikte bir değişme ve gelişme gösterirler. Dansların kaynağı ilkel toplum törenleri ile ilintili görülür. İlkel toplum törenleri dansları ve onları doğuran sebepler, zamanla oynayanlar unutulmuş, başlangıçtaki amaçlar ortadan kalkmışsa da, bu danslarda dinî, sihrî özellikte bir takım kalıntılara rastlanır. Halk dansı özel eğitim görmüş dans sanatçıları tarafından değil, bütün halkın katıldığı bir sosyal etkinliktir. Kimi halk dansları çok karmaşık gibi görünse de, toplumda her insanın becerebileceği niteliktedirler.
Halk danslarında yerel ve bölgesel farklılıklar olsa da, her birinde bir toplumsal amaç, bir bütünlük, yaratıcı duyuş vardır. Halk bu danslara herhangi bir seyirci kitlesini eğlendirmek için değil, kendisi eğlenmek için katılır.
TÜRK HALK DANSLARI
1. Kaynağı ve Gelişimi: Türklerin dansları, müzikleri, edebiyatları ve tarihleri kadar eskidir. Türk kültürü içinde yazı bilinmeden önce var olan sözlü şiir geleneği ve bu gelenek içinde yer alan törensel nitelikli dansların bulunduğu bilinmektedir. Bu törensel nitelikli danslar, yazının icadı ile yazılı geleneğin içinde de devam etmiştir. Bu faaliyetlerin çıkışı sözlü geleneğe dayalı olduğu için, başlangıcının belgelenmesi imkânsızdır.
Türk kültürünün yazılı kaynaklarından Divanü Lügat-it-Türk’te dans karşılığı büdiklbüdhik sözcükleri ve dans etmek karşılığında da büdhimek fiili vardır. “Büdik” sözcüğü bugün, Kazan ve Başkurt lehçelerinde oyun oynama, dans etme karşılığı olarak biyüv şeklinde kullanılmaktadır.
Türkler, oyun sözcüğü üzerine birçok anlam yüklenmiştir. Türk halk dansları da, dilimizde bugün oyun diye adlandırılmaktadır. Fakat bu adlandırma yapılırken ayırt edici özellik belirtilmemiştir. Böylece, diğer seyirlik halk oyunları da, halk dansları ile aynı kategori içine alınmıştır. Araştırmacılar bu konuda karışıklığı önlemek için müzik eşliğinde icra edilen ve oyun olarak isimlendirilen kültürel etkinlikleri “halk dansları” terimi ile isimlendirmeyi uygun bulmuşlardır.
Türk halk danslarının kökeni eski Türk dini içindeki törensel ayinler ile doğa olaylarına dayanmaktadır. Başlangıçta dinî ve sihrî özellikteki bu ayinler, değişen hayat şartlarına ve sosyal yapıya göre dinî olmayan oyunlar şeklini almıştır. Eski dindeki tapınmaların çoğu genellikle müzik eşliğinde bir takım vücut hareketleri ile yapılmıştır ve günümüzde bu inancı koruyan kimi küçük Türk toplulukları arasında yapılmaktadır. Bu ayinlerin yürütülmesi de, genellikle, Oyun, Ozan, Baksı, Kam, Şaman adlı din adamları tarafından yapılır. Rahip, hekim, büyücü, şâir, sihirbaz, müzisyen işlevi yüklenen bu din adamları, ayinlerde yaptıkları bir takım vücut hareketleri ile kendilerinden geçerlerdi. Onların bu hareketlerle “cezbe“ye girip konuşmaları, diğer insanlar üzerinde şaşırtıcı etkiler yaratırdı. Türk halk danslarının, köken ve kaynağını bu türden dinî ayinlerde ve bu ayinlerde yapılan hareketlerde aramak gerekir. Türk danslarının doğuşlarında dinî tapınma törenlerinin önemli rolü vardır. Bununla beraber, tüm Türk danslarının kaynağını sadece dine dayamak da doğru değildir.
10. yüzyılda İslâmiyeti kabul ederek yerleşik medeniyete geçen Türklerin Müslüman olmalarıyla birlikte sosyal hayatlarında bir çok değişiklikler olmuştur. Yeni din ile birlikte göçebe medeniyetten ve inançtan bir çok öge İslâmî bir renk alarak Türk kültüründe varlığını devam ettirmiştir. Böylece, eski inanç sistemine bağlı dinî ayinler, yeni dinin kabulü ile birlikte, dinî olmayan oyunlar şeklini almıştır. İslâmiyetin kabülü ile beraber eski geleneklerini bırakmayan Türkler bu iki sistemden meydana gelen yeni terkip bir medeniyet kurmuşlardır.
Türkler eski medeniyetlerini İslâm dini ile yeniden terkip edip Anadolu’ya getirmişlerdir. Burada, Ortadoğu, Yunan ve Roma medeniyetlerinin kalıntılarıyla karşılaşmışlar. Ancak, dış etkilere rağmen Anadolu Selçuklularının medeniyeti, kendi özgürlüğü içinde gelişimini sürdürür.Türkler, yeni yerleşim alanında özgün medeniyetlerinin gelişimini sürdürmüşlerdir. Yeni yurt topraklarını kısa zamanda bu özgün medeniyetin eserleri ile bezemişlerdir. Özgün medeniyetimizin temelinde hoşgörü ve yaratıcılık temel ögedir.
Yeni din içinde var olan tarikatlar da hem özgür düşünceyi hem de hoşgörüyü temsil eder. Tarikatlarda danslarla zikir ayinleri düzenlendiği bilinen bir gerçektir.
Türk halk danslarının İslâmi hayat içinde bile korunduğunu doğrulayan bilgiler vardır. Bugün Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yapılan dansların ilk şeklinin “halay” olduğu ve Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey tarafından düğününde oynandığı belirtilmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde sarayda düzenlenen şenliklerde dansları anlatan bir çok yazı, resiM, minyatür vardır. Yine sarayda yapılan dansları anlatan Levni’ye ait minyatür, o devir için önemli bir belgedir.
Türk halk danslarındaki çeşitlilik üzerinde, coğrafî konum, din anlayışı, ekonomik durum gibi çeşitli hususlar önemli rol oynar. Ayrıca halk danslarının bir kısmında görülen kişisel yaratmaları da icrada zenginleşme, gelişme ve farklılaşmanın belirgin bir nedeni sayılabilir. Bazı bölgelerimizde kişisel yaratılan bir dans, giderek herkes tarafından benimsenmiş ve icrada anonimleşmiş olabilir.
Örnek olarak Artvin yöresinde oynanan ve yaratıcısının ismi ile anılan Nizamettin Ergin Horonu, Sivas Abdurrahman Halayı, Karslı Hüseyin Bala tarafından yaratılan Kıskanç adlı dans ilk akla gelenlerdir. Urfa’ya ait kımıl dansı, yöre halkının “kımıl” adlı zararlı bir böcekle mücadelesini anlatır. Dans, bu olaya dayalı bir yaratma olup günümüzde anonimleşmiştir. Halk kültürünü meydana getiren ögelerde son örneğinizde olduğu gibi bu tür çevre şartlarının etkisi olabilir. Başka bir deyişle, ağız farklılıklarından tutun da, âdet, gelenek-görenek, yemek, giysi ve yerel çevre gibi farklılıkların olduğu bir toplumda, dansların da çeşitlilik göstermesi kaçınılmazdır. Bu çeşitlilikler, kültürümüzün yaratıcı zenginliği gibi değerlendirilmelidir
Türk Halk Danslarının Sınıflandırılması
Yurdumuzda oynanan danslar; icra şekillerine, kişi sayısına, dansçıların cinsiyetine, dansta kullanılan araçlara ve anlatılan konulara göre bir takım farklılıklar gösterir. İşte bu farklılıklara göre danslar şu şekilde sınıflandırılabilir:
A – KİŞİLERE GÖRE.
1. Kişi sayısına göre
- Tek kişi tarafından yapılan danslar
- İki kişi tarafından yapılan danslar
- Üç kişi tarafından yapılan danslar
- Dört kişi tarafından yapılan danslar
- Grup dansları
2. Kişilerin cinsiyetine göre
- Kadın-kız dansları
- Erkek dansları
- Kadın-Erkek birlikte yapılan danslar
B. İCRA ŞEKİLLERİNE GÖRE
- Düz dizi biçiminde tutunarak yapılan danslar
- Düz dizi biçiminde tutunmadan yapılan danslar
- Yarım halka şeklinde tutunarak yapılan danslar
- Yarım halka şeklinde tutunmadan yapılan danslar
- Tam halka biçiminde tutunarak yapılan danslar
- Tam halka biçiminde tutunmadan yapılan danslar
- İki dizi halinde karşılıklı yapılan danslar
- Yalnız iki kişi ile karşılıklı yapılan danslar
C. KULLANILAN ARAÇLARA GÖRE
- Mendil dansları
- Bıçak, kama veya hançer dansları
- Tüfek veya ateşli silahlarla yapılan danslar
- Değnek veya sopa ile yapılan danslar
- Kaşık, zil veya mum ile yapılan danslar
Ç. KONULARINA GÖRE
- Taklitçi danslar: Kartal, güvercin, tavuk, kuzu, kurt dansları
- Drama karakterli danslar
- Dinsel nitelikli danslar
- Kasap dansları
İlgili Diğer Konu: Türklerde Dansın Tarihi ve Önemi