Türkiye’nin turizm zenginlikleri nelerdir. Ülkemizde turizm faaliyetleri nasıl başlamıştır. Tarihi zenginliklerimizi nasıl değerlendirmeliyiz.
Yurdumuz tabiî güzellikleri, tarihî eserleri, eşi bulunmayan sanat yapıları ile turizmin gelişmesi için birçok ülkeden daha büyük imkânlara sahiptir. Uzunluğu 8000 km’yi aşan kıyılarımız boyunca, yer yer ormanların deniz kenarlarına kadar indiği çok güzel plajlar birbirini izler.
Ege ve Akdeniz kıyılarımızda yazlar uzun ve güneşlidir, yıllık ortalama güneşlenme süresi birçok ülkelerden daha uzundur. Buralarda deniz suyunun sıcaklığı 6-8 ay süreyle 20 derecenin üzerindedir. Bu kıyılarız, özellikle Avrupa’nın soğuk, sisli ve yağışlı yerlerde yaşayanlar için ideal bir tatil yeri, âdeta bir cennettir. Ürgüp-Göreme-Nevşehir yöresinin benzeri olmayan peri bacaları, kaya içine oyulmuş eski kiliseleri, yeraltı şehirleri turistlerin ilgisini çeker. Denizli yakınındaki Pamukkale; Adıyaman’ın kuzeydoğusundaki Nemrut Dağı; göllerimiz, yaylalarımız, ormanlarımız; genç volkanik şekiller yurdumuzun turizm potansiyelini arttırır. Ayrıca Türkiye , tarihte birçok uygarlıkların kurulduğu bir ülkedir. Bu sebeple yurdumuz, tarihi kent kalıntıları, çeşitli uygarlıklara ait sanat yapıları, çok kıymetli eserlerin sergilendiği müzeleri, renkli folkloru ve dünyaca ünlü yemekleri ile eşine pek az rastlanan, hatta eşi olmayan bir ülkedir.
Türkiye’de Turizmin Başlaması
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türkiye’de turizm hareketleri yabancı din adamı, serüvenci ve antika kaçakçılarının çeşitli amaçlarla ülkeye gelmeleriyle sınırlıydı. 18. Yüzyılda yabancı ülkelere gezilere çıkmaya başlayan zengin ve soylu İngilizlerin uğradığı yerler arasında İstanbul da bulunuyordu. 1883?de Avrupacın ilk kıtalar arası ekspresi olan Şark Ekspresi sefere kondu. Bu tren Paristen kalkıyor, çeşitli Avrupa ülkelerinde birkaç önemli kentte kısa molalar vererek İstanbul’a ulaşıyordu. Şark Ekspresinin işleticisi Wagon-Lits şirketi, 1892?de İstanbul’da açılan ve Türkiye’nin ilk çağdaş oteli olan Pera Palasın ortaklarındandı. Yabancı (özellikle de İngiliz) demiryolu şirketleri bu ve benzeri yollarla Türkiye’ye yönelik bir turist hareketinin başlamasına katkıda bulundular. İngilizlerin yabancı ülkelere düzenledikleri toplu geziler pek çok ülkede Bristol ve Kent gibi İngiliz adları taşıyan otel ve caddelerin yaygınlaşmasına yol açtı. Nitekim, 19. Yüzyıl sonlarında İstanbul’da açılan ilk otellerden biri Bristol Oteliydi.
Doğal Güzelliklerin Değerlendirilmesi
Türkiye’nin coğrafi ve jeolojik özellikler taşıyan tabiî varlıkları, turizm açısından çok çeşitli çekiciliklere sahiptir.
Ülkemizdeki belli başlı tabiî harikalar arasında Nevşehir’deki Ürgüp Peri Bacalarını ve Göreme deki açık hava müzesi içinde yer alan kaya kiliselerini, Ihlara Vadisini, Pamukkale, Hierapolis harabelerinin yanında bulunan kalker travertenleri, Antalya, Düden, Erzurum, Tortum ve Manavgat Şelalelerini, Manyas-Kuş Cennetini, Bolu-Yedi Gölleri, Kuşadası-Dilek Millî Parkı sayabiliriz.
Ülkemizin sahip olduğu çeşitli iklim türleri ve bunun sağladığı olanaklar, ülkemiz turizmi açısından eşsiz bir tabiî bir zenginlik oluşturur.
Akdeniz, Ege, Marmara denizi kıyıları sahip olduğu iklim tipiyle , güneş ve deniz banyosu kürlerine, yaz sporlarına; Uludağ, Erciyes gibi turizm merkezleri ise, kış sporlarına uygun olanaklar sağlayan yerlerdir.
Ülkemizde aynı anda dört mevsim birden yaşamak ve her mevsimin güzelliklerini ayrı ayrı görmek mümkündür. Yazın karlı tepelere sahip dağlarıyla, ormanlarıyla, gölleriyle ırmakları ve üç tarafı çevrili denizleriyle ülkemiz, aynı anda hem kış, hem de yaz sporlarının yapılabilmesine olanak sağlayabilen zenginliklere sahiptir.
Her ülkeye nasip olmayan bu iklim türleri, ülkemizi turistlik açıdan önemli ve çekici bir konuma getirmektedir. Dış ülkelerden gelen turistler için ülkemiz, nisan ayından kasım ayına kadar devam eden güneş ve deniz mevsimine sahiptir.
Şifalı sular ve kaplıcalar, turistleri özellikle sağlık amacıyla çeken, tabiî çekicilikler arasındadır. İnsanlar, eski çağlardan beri hastalıklarına şifa bulmak amacıyla bu tür tabiî kaynakların bulundukları yerlere seyahat etmişlerdir.
Bu kaynaklarda kurulan çeşitli termal tesisler sayesinde, doğadan tıp alanında yararlanılmakta, aynı zamanda sağlık turizmi açısından da ekonomik kazanç sağlanmaktadır.
Ülkemiz kaplıca ve şifalı sular açısından son derece önemli kaynaklara sahiptir. Türkiye’nin coğrafik şekli ve jeolojik yapısı uygun iklimiyle birleşerek, termal kaynaklar açısında zengin bir potansiyel ortaya çıkarmıştır. Ülkemizde termal kaynak sayısı 2000?i aşmaktadır. Ancak bu kaynaklardan turizm açısından yeteri kadar yararlanıldığı söylenemez.
Tarihi eserlerin değerlendirilmesi
Anadolu Yarımadası Asya ile Avrupa arasında bir köprü konumundadır. Bu konumu nedeniyle tarih boyunca birçok göç dalgası Anadolu’dan akıp gitmiş, göç eden kavimlerden bir bölümü bu topraklardan yerleşerek zengin bir kültür birikimi bırakmıştır. Bu kavimlerin sayesinde Anadolu uygarlıkların beşiği haline gelmiştir.
Anadolu’da bilinen ilk uygarlığın yaratıcısı Hititlerdir. Onları Urartular, İyonyalılar, Frigyalılar, Lidyalılar, Persler takip etmiştir. Bugün açık hava müzeleri diye adlandırdığımız bölgeler bu uygarlıklar zamanından günümüze kadar gelen şehir kalıntılarıdır. Bu uygarlıklardan sonra Anadolu’yu egemenliği altında bulunduran Bizans İmparatorluğu, Selçuklu Devletinin, Anadolu Türk Beyliklerinin ve Osmanlı Devletinin zamanlarında burası oldukça zenginleşmiş ve dünyanın sayılı yerlerinden biri olmuştur.
Turistik açıdan önemli kültür ve sanat varlıkları kapsamında, eski mimari şekil ve özelliğini koruyan sanat şehirleri, tarihsel ören yerleri ve eserler, anıtlar, müzeler bulunmaktadır. Arkeolojik kazılardan elde edilen yapıtların korunup sergilenmesi amacıyla yurdun bir çok köşesinde çeşitli müzeler bulunmaktadır.
Turizmin ülke ekonomisine katkısı
Turistlerin bir ülkede yaptıkları harcamalar, sektördeki ücretleri ve diğer ekonomik alanlardaki gelirleri oluşturmaktadır. Turizm sektörü, birçok faaliyet kollarıyla yakın ilişkili olduğu için, turizm gelirleri diğer birçok mal ve hizmetin ihracatından daha çok olumlu sonuçlar yaratmaktadır. Örneğin, turizm, otellerde, lokantalarda, kahvehanelerde seyahat acentalarınde, ulaştırma alnında, şenliklerde, dinlendirici spor ve faaliyetlerde, özel veya kamu satış yerlerinde, kısacası turistlerin para harcadığı her yerde çalışan kişilere belirli gelirler sağlamaktadır.
Türkiye’de turizm sektörü alanında, planlı döneme kadar, belli bir turizm politikası ortaya konmamıştır. Bazı kurum ve kuruluşlar kendi imkan ve amaçları çerçevesinde yürütmeye çalışmışlardır. Planlı dönemden sonra ise bu amaçla kurulan Turizm ve Tanıtma Bakanlığı, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Otelciler Birliği, Turizm Geliştirme Vakfı (TUGEV), Türk Tanıtım Vakfı (TÜTAV), gibi kuruluşlar önemli görevler üstlenmişlerdir. 90?lı yıllarda, elde edilen turizm gelirleri ise istenilen hedefe gittikçe yaklaşmaktadır.