Türkler özellikle Osmanlı imparatorluğu devrinde büyük şehirlerinde at meydanları, ok meydanları ve pehlivan tekkeleri gibi spor tesisleri kurdular. Bu gibi yerlerde yapılan yarışmaları devrin büyük şahsiyetleri, bizzat katılarak, destekliyorlardı.
Osmanlı imparatorluğunda ordunun her sınıfındaki talimlerde beden eğitimi vardı. Yeniçeri ocağı dışında saray ve enderun terbiyesinin de esasını idmanlar teşkil ediyordu. En önemli halk sporu olan güreş. imparatorluğun her tarafına yayıldı, en büyük şehirlerden en küçük köylere kadar, yetişen pehlivanlar dünyaca tanınıyordu. Tulumbacılık da kuvvet ve koşu yönüyle, bir halk sporu sayılır.
Tanzimat’la birlikte Türkiye’de beden eğitimi sırf bir eğitim unsuru sayılmaya başlandı. ilk olarak Galatasaray sultanisine beden eğitimi dersi kondu, getirilen Fransız öğretmenle zorlayıcı John-Amoros jimnastik sistemi uygulandı. Daha sonra İngilizler aracılığıyla futbol da Türkiye’ye girdi. 1889’da, sultani gençlerinin kurdukları ilk futbol kulübü. fazla bir varlık göstermeden dağıldı. Spor, 1908 Meşrutiyet’inden sonra gelişme ve yayılma imkanı bulabildi.
Türkiye’ye modern jimnastiği, 1911’de İsveç Jimnastik enstitüsünde öğrenim yapan Selim Sırrı Tarcan getirdi. 1912’den sonra futbol, çayır ve buz hokeyi, tenis, boks. güreş, bisiklet, atletizm, yüzme, kürek ve yelken sporlarında kulüp faaliyeti başlar. Savaş yıllarında duraklayan spor hareketleri Cumhuriyetten sonra gelişme gösterdi. Federasyonların kurulması 1922-1923’te başlar. 1923’ten bu yana beden eğitimi yeni bir anlayışla bütün okullarda uygulandı.
Türkiye İdman Cemiyetleri ittifakı, Türk Spor kurumu gibi millİ spor birlikleri kuruldu. Beden Terbiyesi kanunu ve Beden Terbiyesi Genel müdürlüğü teşekkül etti. Devletin, spor, saha ve tesisleri yaptırmasıyla, olimpiyatlar gibi büyük ölçüde milletler arası spor ve beden eğitimi hareketlerine katılma imkanı elde edildi. Nihayet 1969 yılında Spor ve Gençlik bakanlığı kuruldu.
Beden eğitimi ile sporu birbirine karıştırmamak gerekir. Sporda, yarışma, birincilik alma ve en büyük çabayı sarf etme söz konusudur. Buna karşılık, her çeşit spor faaliyetinin temelinde, beden eğitiminin bulunduğunu unutmamak gerekir.
Beden eğitimi yöntemleri çeşitlidir.
Her ülkede, bu alanda öncü çalışmalar yapmış olanların ortaya koyduğu ilkelerin etkisi olmuştur (Almanya’da Jahn. İsviçre’de Clias. Fransa’da Amoros. İsveç’te Ling). Belli başlı yöntemler şunlardır: İsveçlilerin kurallara bağlı sistemi; tabii sistem (bunların en ünlüsü, Fransız deniz subayı Hebert’in ortaya koyduğu yöntemdir): aletlerle yapılan beden eğitimi.
Başka bir beden eğitimi yöntemi. atletizm hareketlerini (koşu, atlama, atma) esas olarak almıştır. Fransız beden eğitimi sistemi. bütün bu yöntemlerin birleşimini gerçekleştirmek amacını güder. Anglosakson gençliğinin çoğunluğu ve Fransız gençliği, kurallı beden eğitimi hareketlerinden hoşlanmamakta ve bunların yerini, spor türlerinin ve atletizmin çok daha ilgi çekici bir şekilde tuttuğunu düşünmektedir. Beden eğitimi alanında ileri sürülen teknikler ne çeşit olursa olsun, bunların uygulanması, şiddet, süre ve yoğunluk oranları. yaşa ve cinsiyete göre değişmektedir. Çocukluk, delikanlılık ve gençlik çağlarında, beden eğitiminin, sağlık bakımından büyük önem taşıdığından şüphe edilemez. Fizyolojik dengeyi korumak ve sürdürmek bakımından, yetişkinlik ve yaşlılık çağında, beden eğitiminin daha da büyük bir önem taşıdığı besbellidir.