Türklerde Helva Kültürü

Helva: Yağ, şeker, su ya da süte un, irmik ya da nişasta yapılan tatlı. Helva demesini de bilirim, halva demesini de. “yerine göre kibar, yumuşak, yerine göre de sert ve kaba konuşmasını bilirim” anlamında söylenir. Helva yemek, halt etmek. 

Helva adağı, dileğin gerçekleşmesi halinde dileyenin helva yaparak dağıttığı adak. Helva çekme, un yedirilmiş ağdalı şekeri çekip uzatarak keten helva yapma.

Anadolu’nun bazı yörelerinde kadınlar arasında düzenlenen helva sohbetlerine verilen ad. Helva sohbeti, kış geceleri helva yapıp çeşitli eğlenceler düzenleyerek yapılan toplantı. Cenaze (ölü) helvası, ölenin cenazesi evden çıktıktan sonra yapılan ve yakın komşulara dağıtılan helva. Elli ikinci gece helvası, ölümden elli iki gün sonra yapılan hatim duasından sonra dağıtılan helva. Kırk helvası, ölümden kırk gün sonra yapılan ve komşulara dağıtılan helva. Yeni doğan çocuğun kırkı çıktığında yapılıp komşulara ve akrabalara dağıtılan helva. 

Cem Sultan helvası, kabuğu soyulmuş badem, irmik, yağ, süt, krema, vanilya, tarçın ve pudra şekeriyle yapılan bir tür helva. (Neden bu adın verildiği bilinmiyor.) Gaziler helvası, şeker, un, sadeyağ, su ya da sütle yapılan bir tür helva. (Piştikten sonra biçim verilip üzerine pudra şekeri ya da dövülmüş toz şeker serpilir.) İrmik helvası, ince irmik, sadeyağ, şeker, su ya da sütle yapılan helva (Yağda kavrulan irmiğin içine kabukları soyulmuş badem ya da dolma fıstığı konur. Bunlar pembeleşince üzerine süt ya da su ve şeker dökülür, iyice kabarıp irmikler kaşıktan tane tane dökülünce piştiği anlaşılır ve biçim verilip tabağa konur.) KâğIt helva, un, şeker ve sudan yuvarlak, ince tabakalar halinde yapılan ve arasına koz helva sürülen tatlı yiyecek. Kar helvası, kara reçel ya da pekmez karıştırarak yapılan tatlı yiyecek. Karsambaç ya da karga-beyni de denir. Keten helva, ağdalanmış sıcak şekere un yedirip sürekli karıştırarak yapılan pamuk görünümlü helva. {Pamuk helva da denir. 

Helvanın Osmanlı dönemi günlük yaşamında önemli bir yeri vardı. Mahalle aralarında gezen helvacılar mesire yerlerinin de aranan kişilerindendi. Bunlar özel kaplar içindeki koz helva ya da kâğıt helvaları satarken çeşitli maniler söyleyerek hem mallarını hem de alıcıyı överler ve ortama renk katarlardı. Keten helvası, helva sohbetlerinin ana öğesiydi. Saray ve konaklardaki aşçıların hünerleri helva yapmadaki ustalıkiarıyla ölçülürdü. Çeşitli vesilelerle komşulara ve yoksullara helva dağıtma da Anadolu’da yaygın bir gelenekti. Bu gelenek bugün de birçok yörede yaşatılmaktadır.

Ölü aşı Orta Asya’da yaşayan bir gelenek olduğu gibi Dede Korkut’ta da bulunur. Ölü aşı, ölünün ruhu için verilir; Anadolu’da geçmiş ruhlara okunan dualarla, birinden iyilik istenirken söylenen “ölmüşlerinin canı için”, “canına gitsin” deyimi, ata ruhunu memnun etme alışkanlığından kalmadır. Avrupa’da cenaze yemeği geleneği Roma’dan kaynaklanmıştır. Yunan ve Romalılar ölülerini yıllar sonra da anarak adlarına ziyafet vermiş, ünlü kahramanlar için şölen ve şenlikler düzenlemişlerdi. Romalılar yalnızca merhumun dostlarına yemek vermemiş, çalışanlara da et dağıtmışlardır.

Bizans’ta ve Ortodoks Hıristiyan Kiiisesi’nde ölü için yakınları tarafından düzenlenen anma günleri ile belirli yortu günlerinde koliva (Aşure) yapılarak kilisede ve mezar başında dağıtılması resmi liturjide yer alır.
İslam’a göre ölü evinden yemek yemek mekruh olup tersine ölü evine, acılı aileye yemek götürmek gerekir. Ama atasözünün de “ölü her gün helva pişiyor sanırmış” dediği gibi, helva yapıp yedirme âdeti çok kuvvetlidir. Kaynak: Kudret Emiroğlu / Gündelik Hayatın Tarihi