Türkler de kitaplık. Türk kütüphanelerinin tarihsel kökeni ortaçağ İslam uygarlığı dönemine uzanır. Uygur Türkleri’nden kalma zengin yazmaların varlığı bilinmekle beraber, İslamlıktan önceki yaklaşık on üç yüzyıl henüz yeterince aydınlanmış değildir. Türkler arasında İslamlığın yayılmasından Osmanlılar ‘ın ortaya çıkışına değin geçen üç yüzyıllık dönem de yapılacak araştırmaları beklemektedir,
Türklerde yaklaşık dokuz yüzyıllık bir kitaplık geleneği vardır. Anadolu Selçukluları, Beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde kitaplık kurma çabaları aralıksız sürdürülmüştür. Bugün yazma eser kitaplıklarında bulunan birçok yapıtın üzerinde Anadolu Selçuklu kitaplıklarına alt olduğunu gösterir kayıtlar vardır. Erzurum’ daki Saltuklu, Diyarbakır ve Mardin’deki Artuklu, Kastamonu’daki Candaroğlu kitaplıkları Beylikler döneminden kalmıştır.
İslam ortaçağ uygarlığı içinde yer alan Selçuklu devletleri ve Osmanlılarda kitaplık devlet bütçesiyle değil özel vakıflarla ortaya konan bir kuruluştu. Medreselerde müderrislerin, mahallelerde halkın yararlanması için yapılmış vakıf kitaplıklar bulunurdu. Osmanlılar ‘ın ilk dönemlerinde bu kitaplıklar ya cami, türbe, tekke gibi hayır kurumları içinde ya da imaretlerde oluşturulmuştu. Daha sonra bunların yerini başlı başına kitaplık olarak yapılmış vakıf kuruluşlar aldı. Kitaplıkların yönetimi ve hizmet verme biçimi konusunda vakfın kurucuları tarafından hazırlatılan vakfiyeler; yalnız vakfedilen bina, gelirleri ve kitap sayısını değil, çalışacak elemanların niteliklerini, kitaplığın hizmet verme sürelerini, kataloglama ve denetim işlerinin nasıl yapılacağını, okuyuculara nasıl davranılacağını ve kitaplık hizmetlerinin özü bakımından anlamı bulunan kimi kayıtları da içeriyordu.