Tüm eski Doğu toplumlarının hukukunda boşanmaya yer verilmiştir. Mezopotamya’da kocasından ilgi görmeyen kadın boşanma isteğinde bulunabilirdi. Kadının kısır olması da, bir boşanma nedeniydi; sadakatsizliği ise ölümle cezalandırılırdı. Boşanmış kadın, çeyizlerini götürebilir, eski kocasının miras haklarından da yararlanırdı.
Asur hukukunda, erkek karısını istediği gibi boşayabilir ve karısı yanında kalmışsa çeyizine el koyabilirdi. Esir düşmüş bir savaşçının karısı iki yıl sonra yeniden evlenebilirdi; terk edilmiş kadın ise beş yıl beklemek zorundaydı, İbraniler ‘de, bazı sınırlamalarla, erkeğe boşanma hakkı tanınmıştı. Tevrat’taki ünlü olay Hacer’in ibrahim tarafından geri gönderilmesidir
Eski Yunanistan’da kadınlar, erkekler gibi boşanma hakkına sahiptiler. Atina’ da, boşanmayla çeyiz geri verilirdi. Solon yasalarına göre, karısı zina suçu işleyen erkek, medeni haklarını kaybetmemek için karısını boşamak zorundaydı. Eğer yargıç, kadına boşanma izni vermişse kadın ortak yaşamı bırakabilir ve çeyizini geri alabilirdi.
Roma’da boşanma ancak İ.Ö. II. yy.’dan sonra sık görülmeye başladı. Bu konuda cum manu evlilik ile sine manu evliliği birbirinden ayırmak gerekir. Cum manu evlilik kocaya büyük bir yetki sağlar, boşanma hakkı yalnız onundur. Sine manu evlilik ise karşılıklı anlaşmaya dayanırdı. Bu durumda kadının ve erkeğin iradesi boşanma için yeterliydi; boşanmanın yedi tanık önünde bildirilmesi gerekirdi.
Hıristiyanlıkta boşanma örf ve âdet içinde varlığını sürdürüyordu, lustinianos yasaları, boşanmaya izin vermekle birlikte, boşayanlara para cezası verilmesini öngörüyordu. Kilise yavaş yavaş boşanmayı yasakladı. Bu gelişme, Charlemag-ne’nın buyruklarında açık bir şekilde görünür. Ancak feodal anarşiyle bu gelişme gecikti. Avrupa’ya yerleşen bu feodal anarşi Karolenjler’in yasalarını unutturdu.
XVI. yy. ‘ın başlarında, evliliğin bozulmazlığı ilkesi mutlak bir şekilde tüm Batı ülkelerinde geçerliydi. Kuşkusuz, Kilise hukuku ayrı yaşamayı kabul ediyordu, ancak bunun için mahkemece karar verilmesi gerekliydi. Bireyci inançlara aykırı düşen evliliğin bozulmazlığı ilkesi, Reform ile terk edildi (XVI. yy.’dan başlayarak boşanma, Protestan ülkelerin çoğunda yeniden ortaya çıktı), daha sonra bu ilke XVIII. yy. filozofları tarafından şiddetle eleştirildi.
Türk toplumunda İslam dininin kabulünden sonra boşanma da İslam hukuku ilkelerine göre düzenlenmeye başladı, İslam hukuku boşanma konusunda erkeğe üstünlük tanımıştır Bazı sınırlamalar dışında erkek, istediği zaman evliliğe son verebilmektedir.