Yıldız Falı Nasıl Ortaya Çıkmıştır? İnsanoğlunu böylesine etkileyen yıldız falı nedir, nasıl ortaya çıkmıştır, neye dayanır. Yıldız Falı tarihi.
İnsanoğlu çağlar boyunca yeteneklerinin ne olduğunu, başına neler geleceğini öğrenmek isteğiyle yanıp tutuşmuş, günlük olaylardan, en uzak geleceğe kadar neler olup biteceğini öğrenmek için çeşitli yollara başvurmuştur. Bunlardan biri, çok eski çağlardan başlayıp günümüzün bilgisayarlar çağına kadar süregelmiş olan yıldız falıdır.
Dünyanın her yanında pek çok insan hâlâ, sabah kalkar kalkmaz gazetelerinde ilk iş olarak yıldız fallarını okumakta, günlerini bu fala göre düzenlemeseler bile, falları iyiyse neşelenip güne iyi başlamakta, kötüyse suratlarını asmaktadırlar. İnsanoğlunu böylesine etkileyen yıldız falı nedir, nasıl ortaya çıkmıştır, neye dayanır;
Yıldız falı ya da astrolojinin (yun.astrólogos,«yıldız biliminden kökeni, İ.Ö. II. binyıla, Babil uygarlığının dinsel inanışlarına dayanır. Çok sonraları, İskenderiyeli Philoksenos (İ.S. I. yy), bu konuda şöyle yazmıştır:
Kaideliler yeryüzü olayları ile gökyüzü olaylarını birbirine bağlayarak, yıldız falını kusursuz bir bilim haline getirmişlerdir. Birbirlerine çok uzak olmalarına karşın, kökenlerinin ortak olmasından ötürü, ayrılmaz sayılabilecek iki parçayı, kusursuz bir bütün halinde sunmayı başarmışlardır. Bu durumda, evren boyutlarında bir benzetmeyle, yeryüzü gökyüzünün yansıması haline gelmiş ve Babilliler için yıldız falı, kutsalın coğrafyası olmuştur. Bazı belirtilerin açıklanması ve yorumlanması, kişisel olayların önceden kestirilmesinden çok, dünyanın simgesel bir incelemesi, gökcisimlerinin hareketi ile yeryüzündeki çeşitli olaylar arasındaki uyumun doğrulanması sayılmıştır.
Dolayısıyla, yıldız falı, Mezopotamya uygarlıklarının doruğuna eriştiği sırada, yani İ.O. 1900 yıllarında ortaya çıkmasına karşın, günümüzde de sürüp gitmekte olan, gökcisimlerinin hareketinin Yer’deki kişilerin alın yazısını etkileyeceği yolundaki boş inanç biçimine, ancak İ.Ö- V. yy’de bürünmüştür.
İ.Ö. 1375-1325 yılları arasındaysa, yıldız falı Mısır’da Babil’dekinden daha değişik bir özellik taşıdı. Amenofis IV’ün kendini Güneş’in Hizmetkârı (Akhenaton) ilan ederek yaptığı din devrimi, gök cisimlerine tapmaktan, ruhun kurtuluşu inancına geçişin belirtisidir. Kuşkusuz bu biçim de gökcisminin hareketi ile insanın eylemi arasında bir ilişki bulunduğu ilkesine dayanıyordu; ama gökcismi Güneş’le bir bağlaşma yapma, ruhun kurtulup özgürlüğe kavuşmasına bir yol bulma düşüncesini içermekteydi.
Eski Yunanistan’da kâhinler ve kehanet uygulamasıyla, günümüzünkine daha yakın bir yıldız falına geçildi. Delos tapınağında, Güneş tanrısı Apolion’un, rüzgarın tuhaf bir gürültüyle uğuldadığı bir mağarada görüşlerini bildirdiğine inanılıyordu. Tapınak bir hac merkeziydi. Yunanistan’ın bütün bölgelerinden gelen ‘ hacılar, rahipler için son derece çeşitli bilgiler getiren bir kaynak oluyor, devlet işleri konusunda kesin bilgiler edinmelerini sağlıyordu. Bu da, ünlü mağaradaki gürültüleri dinleyerek kehanette bulunmaları gerektiğinde, kuşkusuz son derece işlerine yarıyordu. Aslında bütün çağlarda, yıldız falcılığıyla ön yapmış kişilerin çoğu, bilgi kaynakları geniş, çağlarının sorunlarını çok iyi bilen kişiler olmuşlardır.
Çinliler, Hintliler, Aztekler de yıldız falına inandılar. Avrupa’yaysa yıldız falı, Ortaçağ’da Arap düşünürleri aracılığıyla girdi ve yıldız falı bakıcıları (müneccimler), kral saraylarının en saygı gören kişilerinden oldular. Bunlardan Nostradamus (Fransa kraliçesi Catherine de Medicis’nin büyücüsü ve yıldız falı bakmışıydı) günümüze kadar ulaşan bir ün kazandı.
Günümüzde yıldız falına artık dinsel ya da gizemci simgelerin yorumlanması gözüyle bakılmamakta, ama pek çok kişi hâlâ, başlangıçta da söylediğimiz gibi, insanın doğduğu anda hazırlanan bir «gökyüzü» haritasına göre, gezegenlerin ve burçların etkisinde olduğuna inanmaktadır. Yıldız falının yorumlanmasında, her biri gökyüzünde 30°lik bir alan kaplayan 12 burca başvurulur. Doğum sırasında gezegenlerin bu burçlara oranla konumunun insanın alın yazısını ve kişiliğini belirlediğine inanılır.
Burçlar
Burçlar: Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova ve Balık: burçlar, 2 000 yıl önce, yan yana oldukları takımyıldızlara göre adlandırılmışlardır. Takımyıldızlarla burçların tekrar rastlaşması için, 25 790 yıl geçmesi gerekir.
Gökyüzünde, Güneş’in görünüşteki hareketinin yer aldığı bölgeye Zodyak denir. Zodyak, astronomlar tarafından, aşağı yukarı 30. boylama denk düşen on iki burca (takımyıldız) ayrılmıştır. Güneş’in bu burçlardan geçişi, yılı on iki aya böler. Her burcun ayrı bir adı vardır.
Burçlar üçerli takımlara ayrılır ve her takım yılın bir mevsimini belirler. Sözgelimi yaz, Güneş’in Yengeç Burcu’na, ilkbahar ise Koç Burcu’na girmesiyle başlar.
Daha önce, Mezopotamya’da bilinen burç işaretleri, gökcisimlerinin insanın yazgısı üzerindeki etkisini inceleyen bir bilgi dalının, yani astrolojinin (yıldız falı) temelidir. İnsanoğlu, Ay’ın, gezegenlerin değişik yönleriyle, yıldızların hareketiyle, Güneş ve Ay tutulmalarıyla vb. etkilenmiş, olayları hesaplamak veya önceden tahmin etmek için kullanabileceği birtakım ön belirtileri bütün bu devinimlerde görmek istemiştir. Böylece bireylerin doğduğu anda gökcisimlerinin konumuna dayandırılan ve onların geleceğini haber verme iddiasında olan yıldız falları hazırlanmıştır.