Abani Nedir? AÄŸbani, Abaniye Ne Demek? Tarihi

Abani (AÄŸbani, Abaniye) nedir, nerelerde kullanılır, özelliÄŸi nedir. Osmanlı Giyim ve KuÅŸamında Abaniye’nin yeri ve önemi hakkında bilgi

AÄŸbani, Abaniye de denir. 19. yy’da fesin tek baÅŸlık olarak kabul edilmesinden sonra, üstüne sarılan, aÄŸa, efendi, hacı vb. kimlikleri simgeleyen ensiz dolama.

Çözgüsü pamuk-keten karışımı iplik, atkıları ve çiçekleri sarı ipek olan abani, Ä°stanbul ve Bursa’da dokunmaktaydı. En eski abaniler ise Halep, BaÄŸdat ve Hindistan tezgâhlarında imal edilmiÅŸ açık sarı dokuma üstüne daha koyu, safrani (saman sarısı) dallarla desenli ağır bir kumaÅŸ türüydü. Bundan yapılan sarıklara da abani deniyordu. Ãœzeri sim sırma iÅŸlemeli abaniler de vardı.

Sözcüğün, ‘”ak-miÅŸe” gibi, “ak-banî” imlasının bozulmasıyla abani olduÄŸu ve “ban akı” (prens beyazı) anlamına geldiÄŸi sanılıyor.

Rivayete göre abaniyi Ä°stanbul’a ilk getirenler Eflâk ve BoÄŸdan beyleri oldu. Bunlar, baÅŸkentteki törenlere ipekten dokunmuÅŸ beyaz üstüne safran renginde dallarla bezeli kaftanlarla katılmaktaydılar. PadiÅŸaha, sadrazama sundukları hediyeler arasında da bu deÄŸerli kumaÅŸlar bulunuyordu, Ä°stanbul ve Bursa dokumacıları, ellerine geçen parçaları örnek edinerek yeni bir kumaÅŸ türü üretmeye baÅŸladılar. Buna, kaynağından dolayı ak-banı/aÄŸ-banı dendi. Giderek halk arasında abani oldu. Abani, Ä°stanbul yaÅŸamında uzun zaman, kuÅŸaklık, sarıklık, perde, yorgan yüzü, başörtüsü, bohça olarak kullanıldı ve taÅŸraya da satıldı. Buna karşılık, Bursa’dan, Halep, BaÄŸdat ve Hatta Hindistan’dan Ä°stanbul’a çeÅŸitli kalite ve desende abaniler geliyordu. Bunlar, Hint abanisi, Halep iÅŸi abani vb. adlarla satılıyordu. 17. yy’ın ortalarında. Ä°stanbul’da “aÄŸabanu destar” (sarık) kullanıldığı narh defterlerinden anlaşılmaktadır.

1830larda Ä°stanbul’da baÅŸlayan fes modası. II. Mahmut’un bir fermanı ve yayımlanan bir nizamname Ä°le yaygınlaşınca abani, eski sarığın bir simgesi gibi ve bir bant halinde fese dolandı.

Tarih-i Lütfi’de fesin kabulünden sonra Babıâli’deki “hulefâ ve hâcegân sınıfından kalem ÅŸeflerinin, bir süre feslerine ÅŸal sardıkları, fakat ÅŸalın pahalılığı yanında festen kayması nedeniyle beyaz tülbent ve abani sarmaya baÅŸladıkları yazılıdır. Daha sonra II. Mahmud ‘un bir iradesiyle buna da bir düzen getirildiÄŸi görülmektedir. Buna göre feslerin çevresine “Ahmediye” (beyaz sarık, bugün de Ä°mamların kullandığı form) ve abani sarılması yasalaÅŸmış oldu. Ahmediyeyi, ilmiye sınıfından müderrisler, müftüler, kadılar benimserken Ä°stanbul’un yaÅŸlı, dindar, hacca gitmiÅŸ Müslümanları ve çarşı esnafı da abaniyi tercih ettiler. Kısa zamanda fes abanisi, Ä°stanbul’dan taÅŸraya da yayıldı. Denetimin söz konusu olmadığı Anadolu kasaba ve köylerinde eÅŸraf, gayrimüslim, rençper ve esnaf zümreleri kimliklerini feslerine doladıkları yemeni, puÅŸi, sarık tülbendi vb ile dışa vururlarken yörelerin zengin ve saygın kiÅŸileri de abani sarmaktaydılar, Ä°stanbul’da ise abaniyi, çarşı esnafının yaÅŸlıcaları, hayriye tüccarları, mahallelerin ileri gelenleri, hacılar, muhtarlar, bu kimlikleri için uygun buldular. Birçok Yahudi esnafı da taÅŸradan alışveriÅŸe gelenlere “hacıbaba” havasında güven verebilmek için, tıpkı Müslüman meslektaÅŸları gibi feslerine abani dolamaktaydılar.

1924-1925 tarihli Türk Ticaret Salnamesindeki bilgilere göre bu tarihe kadar Ä°stanbul’da önemli bir veri olan abanicilik, Dağıstanlı bir esnaf kesiminin elindeydi. Çakmakçılardaki baÅŸlıca altı Dağıstanlı abanicinin birer dokuma atölyeleri de vardı. Bu el tezgâhlarında ipekli ve pamuklu olmak üzere iki tip abani üretilirken Avrupa’dan da abani taklidi dokumalar ithal ediliyordu, ithal abaniler daha ucuzdu vc Anadolu’ya satılmaktaydı.

Ä°stanbul’daki abani dokumacılığı ve kullanımı 1925’te, fesle birlikte tüm eski serpuÅŸları yasaklayan Åžapka Ä°ktisası Kanun yürürlüğe girmesine kadar sürdü. Bu tarihten sonra abani baÅŸka alanlar için ve az miktarda üretilmiÅŸtir.

Kaynak: Ä°stanbul Ansiklopedisi / Necdet SAKAOÄžLU
Â