Abbas Halim Paşa Köşkünün Tarihi, Önemi, Mimari Özellikleri

Abbas Halim Paşa Köşkü nerede, köşkün bölümleri nelerdir, mimari özellikleri ve köşk hakkında bilgi

Heybeliada’nın, Burgaz Adası’na bakan ve “Abbas Paşa Mahallesi” olarak tanınan kuzeybatı kesiminde bulunmaktadır.

Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunlarından ve II. Meşrutiyet devri ricalinden Prens Abbas Halim Pasa (1866-1935) 19. yy sonlarında (1897-1899) Heybeliada’nın bu kesiminde üç köşk inşa ettirmiştir. Paşaya ait olan, yaklaşık üç dönüm genişliğindeki arazi doğuda Abbas Paşa Sokağı’ndan başlayarak batıda deniz kıyısına kadar, güney-kuzey doğrultusunda da Refah Şehitleri Caddesi’nden Ortodoks Ruhban Mektebi’nin bulunduğu tepenin ereklerine kadar uzanmaktaydı. Bu geniş arazi içinde dağılmış olan köşkler, devrin ünlü mimarlarından, Abbas Halim Paşa ailesi başla olmak üzere, Mısır hanedanının birçok binasına imzasını atan Hovsep Aznavur tarafından tasarlanmış, söz konusu mimar, o zamanlar revaçta olan eklektik zevke uygun olarak her üç köşkte de tamamen farklı mimari üsluplar kullanmıştır.

Harem Köşkü: Abbas Paşa Sokağı ile Yeni İskele Yolu’nun kavşağında, ağaçlarla dolu bir bahçe içinde yer alan, Abbas Halim Paşa ailesinin ikamet ettiği harem niteliğindeki asıl köşk paşanın vefatından sonra kızlarından Prenses Zeynep Hanımefendiye intikal etmiş ve 1945’te yıktırılarak arsası satılmıştır. Mimar Aznavur bu köşkün cephe tasarımında, mimari ayrıntılarında ve süsleme programında. Eski Mısır mimarisinden mülhem olan ve Batı’da “egyplian revival” olarak adlandırılan üslubu tercih etmiştir. Muhakkak ki, bu tercihte Abbas Halim Paşa’nın Mısır hanedanına mensubiyeti belirleyici olmuştur. Bu köşk. Batı ülkelerinde, Napolyon’un Mısır seferini müteakip aristokrasi, yüksek burjuvazi ve aydınlar arasında Eski Mısıra duyulan ilginin giderek artmasına ve egiplolojinin gelişmesine paralel olarak yaygınlaşan, mimarinin yanı sıra küçük sanatlarda ve çeşitli zanaat dallarında etkileri görülen egyplian revival üslubunun -Şişli yöresindeki Ermeni ve Rum mezarlıklarındaki bir iki mezar yapısı İle beraber- İstanbul’daki nadir örneklerinden birini teşkil etmekteydi.

Harem Köşkü’nün cephelerinde, İstanbul’un mimari mirasına tamamen yabancı bir üslubun egemen kılınmış olmasına karşılık mekânların tasarımında Osmanlı sivil mimari geleneklerinin yaşatıldığı gözlenmektedir. Nitekim zemin katta, “zülvecheyn” denilen türde bir sofa yapıyı boydan boya kal etmekle, yanlara simetrik biçimde dağıtılmış olan salonlar ve odalar bu sofaya açılmakta, üst katla da aşağı yukarı aynı düzenin geçerli olduğu anlaşılmaktadır.

Selamlık Köşkü: Refah Şehitleri Caddesi ile Fettah Sokağının köşesinde bulunan, günümüzde tahini boyalı olan köşk selamlık olarak tasarlanmıştır. Meyilli bir arsada yer alan ahşap köşk, ana girişin bulunduğu Refah Şehitleri Caddesi tarafından bakıldığında iki katlıdır. Ayrıca çukurda kalan arka bahçeden girilebilen kısmi bir bodrum katı mevcuttur. Son derecede hareketli bir kitleye sahip olan ve dışarıdan bakıldığında olduğundan küçük duran Selamlık Köşkü’nün zemin katı, bahçe yönünde, ahşap dikmelere oturan büyük bir çıkma teşkil etmekte, üst kat ise zemin kata göre geriye çekilmiş bulunmaktadır. Cadde üzerindeki ana girişten camekanlı bir taşlığa, buradan da derinliğine yapıyı kat eden zülvecheyn sofaya geçilmektedir. Ahenkli oranlan ile dikkati çeken sofa, kemerli büyük pencerelerle arka bahçeye açılmakta, yanlarda irili ufaklı odalar sıralanmaktadır. Selamlık Köşkü cepheleriyle olduğu kadar iç taksimatı ile de geç devre ait bir ada köşkünden ziyade eski bir Boğaz yalısını andırmakta ve Osmanlı ampir üslubunun izlerini yansıtmaktadır.

Devrinin edebiyatçılarına ve sanatçılarına yakın ilgi gösteren, içlerinden birçoğunu himaye eden Abbas Halim Paşa’nın bu Selamlık Köşkü’nde özellikle hafta sonlarında verdiği ziyafetler, tertip ettiği sohbet toplantıları İstanbul’da ün salmıştı. Mehmed Akif Ersoy, Recaizade Mahmud Ekrem Bey, Abdülhak Hamid Tarhan, İbnülemin Mahmud Kemal İnal, ressamlardan Halil Paşa, Hoca Ali Rıza ve Feyhaman Duran bu toplantıların müdavimleri arasındaydı. Selamlık Köşkünde Abbas Halim Paşa’nın vefatını müteakip kızlarından Prenses Emine Hanımefendi 1941’e kadar ikamet etmiş ve babasının devrindeki sohbet geleneğini devam ettirmiştir. Yahya Kemal Beyatlı ile Ahmed Hamdi Tanpınar prensesin yakın dostları ve selamlığın misafirleri arasında bulunmaktaydı.

Bendegan Köşkü-. Fettah Sokağı ile Yeni iskele Yolu’nun kavşağında yer alan ve zamanında “agavat dairesi olarak adlandırılan üç katlı ahşap yapıda Abbas Halim Paşa’nın kalabalık bendegânı İkamet etmekteydi. Günümüzde aşı boyalı olan bu yapı, II. Meşrutiyet devrinde kısa bir müddet “Sebiülürreşad Rüşdiyesi” olarak kullanılmış, paşanın vefatından sonra kızlarından Prenses Nimet Hanımefendiye İntikal etmiş ve 1938’de satılmıştır.

Birçok geç devir ada köşkünde olduğu gibi, kapı ve pencerelerinde Orta Avrupa şalelerinden mülhem ayrıntıların görüldüğü bu yapı aslında tek bir köşk olmayıp, birbirleriyle bağlantılı müstakil dairelerden meydana gelmektedir. Fettah Sokağı üzerinde, ufak saçaklarla donatılmış üç adet kapı sıralanmakta, yan kapılardan çeşitli dairelere, orta kapıdan ise küçük bir avluya girilmektedir. Yan kanatlar, avlunun üzerinden geçen bir koridorla irtibatlandırılmıştır.
Abbas Halim Paşa köşklerinin tamamlayıcı unsurları arasında, Bendgân Köşkü’ne bitişik olan, tek katlı kâgir bir trafo binası bulunmakta, bu binanın kapısı üzerinde talik hatlı bir besmele göze çarpmakladır. Ayrıca Yeni İskele Yolu’nun denize ulaştığı yerde. “Abbas Paşa İskelesi” olarak bilinen ve yalnızca köşklerin sakinlerine hizmet eden bir iskele İle kayıkhanelerin var olduğu bilinmektedir.

Kaynak: İstanbul Ansiklopedisi