Abece Nedir Ne Demek, Sözlük Anlamı

Abece nedir, ne demek sözlük anlamı nedir? Müzikte, Edebiyatta, İletişimde vb Abece hangi anlamlara gelmektedir?

ABECE (Türk yazı dizgesinin ilk üç harfi a, b ve c’nin birleşmesinden oluşan sözcük ALFABE ]

1. Saymaca bir sıra içinde dizilen ve bir dilin seslerini yazıya aktarmak için kullanılan yazılı işaretler dizgesi, bu işaretlerin tümü.

2. Okuma ve yazma öğreniminde kullanılan abeceyle ilgili ilk bilgileri içeren kitap. Bir bilişim sisteminde kullanılan karakterlerin ve bazen bunlara eşlik eden kodların tümü.

Çelik çubuklar üstüne kabartma olarak kazılmış zımba takımı. ( Takım, abecenin tüm harflerinin yanı sıra, metinlerin oluşturulması için gerekli rakamları ve çeşitli işaretleri de içerir.). Bu zımbaların izini taşıyan dişi matrislerin tümü.

Telgraf ya da veri abecesi, abece telgrafı kodu ya da bir veriler kodu tarafından oluşturulan uzlaşmalı eşleme. (Eşleme alfasayısal karakter takımıyla kod birleşimleri kümesi ya da bu karakterleri gösteren işaret öğeleri grubu arasında kurulur.)

Müzik Abece:  Abece notası, bir müzik ıskalasındaki yedi sesi abecenin ilk yedi harfiyle belirtme sistemi.

İdeografi yazısından abece yazışına geçiş uzun bir evrimin sonucudur, ilkinde, yazı işareti, biçimbirimi ya da bir sözcüğün tümünü (birinci eklemleme birimi) karşılarken, öbüründe ses birimini ya da ses birimler dizisini, yani anlamdan yoksun bir ikinci eklemleme birimini karşılar. Demek ki, burada söz konusu olan, söyleyişi, telaffuzu, temel sayılan birtakım seslere indirgemek için girişilen önemli bir soyutlama çabasıdır. Gerçi hiyeroglif ve çiviyazısına dayanan yazı sistemlerinde kavramsal değerlerinin yanı sıra sesçil değer taşıyan işaretlere de (hece, ünsüz) yer veriliyordu. Örneğin çivi yazısında, özellikle Asur Babil yazısında hece varlığı 500 işareti aşıyordu. Bununla birlikte, mısırlı ve Mezopotamyalı yazıcılar, sesçil değerli bu işaretleri yeterli bulmadıkları gibi sistemli bir biçimde kullanamadılar. Bu tutuculuk kuşkusuz toplumsal nedenlere bağlıydı. Merkezileşmiş büyük imparatorlukların yazıcıları, dış dünyayla sınırlı ilişkileri olan, ayrıcalıklı, seçkin bir topluluk oluşturuyordu; uzun çabalar sonunda yönetimi, bilim ve dini tekellerine almışlardı. Abece yazısının, genelleştikten sonra bile, Hristiyanlık çağına kadar kullanılan hiyeroglif ve çivi yazılarının yerini alamadığı unutulmamalıdır.

Abece yazısının, Suriye-Filistin bölgesinde, İ.Ö. XVII. ve XIV. yy.’larda, eski yazının güzelliğini umursamayan ve kullanışlı, basit bir yazı sistemine gereksinim duyan ticaret sitelerinde oluştuğu sanılır. Kimi yazı girişimleri (Babil’de bulunan metinler) işaretlerini mısır hiyerogliflerinden, kimi de Mezopotamya çiviyazısından almışlardır: Ugarit’te bulunan ve XIV.,XII yy. ‘lardan kalma otuz kadar işareti içeren abeceler bu türdendir. Sonraları, İ.Ö. 1100 yıllarına doğru, bütün Batı abecelerinin doğrudan atası olan 22 harflik yeni bir abece, Fenike abecesi ortaya çıktı.

Ahiram kralının mezarındaki yazılardan da anlaşılacağı gibi, Fenike abecesinin Babil’de hazırlandığı kuşkusuzdu. Bütün bu abecelerde hecenin ünlü öğeleri hesaba katılmadan yalnızca ünsüzleri kaydediliyordu. Bu sistem, ünlü temasının, sözcüğün cümle içinde oynadığı role göre önceden belirlenmesi nedeniyle, sözcüklerin çoğunlukla üç ünsüz sesten oluştuğu Sami dillerine uyabilirdi. Fenikeliler yazılarını bütün Akdeniz havzasına, VIII yy.’da Kıbrıs ve Kartaca’ya, VII. yy.’da Malta’ya, sonraları kartaca kolonileri sayesinde Kuzey Afrika, Sardunya ve İspanya’ya yaydılar.

Abece, ortaya çıktıktan hemen sonra ayrımlaşmaya, Suriye-Filistin bölgesinde yaşayan ya da bu bölgeyle ilişkileri olan halkların konuştuğu değişik Sami dillerine göre çeşitlenmeye başladı. Nitekim, 1 bİn yılın başından bu yana, değişik abece yazıları saptanmaktadır; 29 ünsüz harf içeren Güney-Afrika abecesine İ.Ö. X. yy.’dan Hristiyanlık çağına kadar uzanan dönemde rastlanmıştır ve bu abece, Et-yopya hece yazısının kaynağı olmuştur (I.S. IV. yy.); eski İbranice abecesi İ.Ö. VI. yy.’a kadar kullanılmıştı ve Hristiyanlık çağının başlangıcından kalma paralar üzerinde tekrar ortaya çıktı.

Abece Türk okullarında Latin asıllı Türk abecesinin kullanılması, Milli eğitim bakanlığı bünyesinde kurulan bir encümenin çalışmaları sonunda ilk abecenin hazırlanmasıyla ve 1 kasım 1928’de çıkarılan yasayla gerçekleşti.

İletimde en çok kullanılan telgraf yada veri abeceleri, Uluslararası telekomünikasyon Birliği’nce (UTB), bunlardan biri de Uluslararası normalizasyon örgütünce normlaştırılmıştır.

Değişken uzunlukta işaret öğelerinden yararlanan ve güvenlik nedeniyle en azından yer değiştiren servislerde kullanılan mors* abecesi dışında, UTB, başlıca özellikleri aşağıda verilen momentlı  beş kod abecesini normlaştırmıştır.

—Müz. Eski Yunanlılar, diatonik, kromatik, anormonik denilen müzik dizilerinin seslerini kesin biçimde belirtmek için abeceye dayalı bir notalama sistemi yarattılar. Bu sistem Martianus Capella ve Boe-tius tarafından yeniden kullanıldı (VI. yy.), ama ısidoroıde Sevilla’nın (VII. yy.) abece sistemini bildiğini gösteren kanıt yoktur. Boetius ya da onu yorumlayanlardan biri ses ölçer (monocorde) denilen aletle saptanmış sesleri belirtmek için harfleri kullandı;

Ortaçağ’ın kuramcı keşişleri de bu yöntemi benimsediler; org borularını ve diatonik ıskalanın notalarını Latin abecesi harfleriyle göstermeyi sürdürdüler, ilk biçimde A harfi bizim ut (do) notasına karşılıktı; ama X. yy.’dan başlayarak, Odon de Cluny’nin kitabında A, bizim la notamıza karşılık düştü. Guido d’Arezzo ile birlikte (XI. yy.) harflerin, yerlerini dizek üzerine konan işaretlere bırakmaya ve bildiğimiz nota adlarını almaya başladığı görüldü: ut, re, mi vb. Abece harfleri tümüyle ortadan kalkmadı; kimi zaman çizgisiz neuma’ların yanı sıra kullanıldı ve onların açıklanmasını sağladı, portede “notaların” yerlerinde göründü (XI yy.’dan XIV. yy.’a kadar). Sonra tablatu-ralarda yer aldı; sonunda germen ve İngiliz ülkelerinde, modern ıskalanın notalarına adlarını verdi;