Akor, müzikte üç ya du daha çok sesin bir arada tınlaması. Akorlar armonik yapılarına göre, rahatlık duygusu veren konsonan akorlar ve ardından gelen başka bir akora çözülmek isteyen disonan akorlar olmak üzere ikiye ayrılır. Geleneksel Batı armonisinde akorlar üçlü aralıkların üst üste konmasıyla oluşturulur. Üçlü akor böylece iki bitişik üçlünün bir beşli aralık oluşturacak biçimde üst üste gelmesiyle oluşur, örneğin mi-sol minör üçlüsünün do-mi majör üçlüsünün üzerine konmasıyla do-mi-sol üçlü akoru oluşur. Bu akorun üzerine bir üçlünün daha eklenmesiyle yedili akor oluşur, örneğin do-mi-sol-si ya da do-mi-sol-sib (do-sı majör yedili, do-siö ise minör yedilidir).
Bir üçlünün daha eklenmesi yedili akoru dokuzlu akora dönüştürür (do-mı-sol-si-re). 19 yüzyıl sonlarında Batı müziğinde yedili ve dokuzlu akorlar temel armonik işlevlerin anlatım gücünü artırdığından, üçlü akorun yerini airmştır
Rus besteci Aleksandr Skriabın’ın üst üste eklenen dörtlülerinden oluşan “mistik akor”u ilk kez 20 yüzyılın başındaki yapıtlarında ortaya çıkmıştır. Son dönemlerde bitişik seslerden oluşan “ton kümelen” (örn. do-re-mi-fa) saf melodik-ritmik güçlerin geleneksel armonik yaklaşıma yeğlendiği müzikte kullanılmaya başlamıştır
Kırık akorlar ya da arpejler (akoru oluşturan seslerin bir melodi oluşturacak biçimde art arda seslendirilmesi) uzun bir süre yalnızca sazlar için yapılan bestelerde temel bir süsleyici öğe olarak kullanılmıştır. Kırık akor, özellikle 18. yüzyılın sonlanyla 19. yüzyılın başlarında egemen olan doğal tonlara dayalı armoni sistemi çevresinde ele alınan eşsesli müzikte çok yaygındır. 20. yüzyıl başlarında ise Arnold Schoenberg Op. 9 Birinci Oda Senfonisini (1906) üst üste eklenen dört tane dörtlüden oluşan melodik cümlelerle geliştirmiştir.