Akupunktur Tedavisinin Tarihçesi

Akupunktur, ağrı duyumunu ortadan kaldırmak amacıyla Çinliler tarafından tasarlanan ve bugün hâlâ dünyanın birçok yerinde uygulanan eski tıp tekniği.

Bugün Çin’de cerrahlar pirinç saplı iğnelerin vücudun hangi noktalarına batırılacağını gösteren eski şemalara dayanarak, akupunkturu bir anestezi yöntemi olarak uygularlar. 1971’de Pekin’de akupunktur anestezisiyle yapılan bir yumurtalık kisti ameliyatını izleyen ABD’li iki bilim adamı, bileklerine iğneler batınları hastanın ameliyat süresince bilincini hiç yitirmediğini ve hiçbir rahatsızlık belirtisi göstermediğini açıklamışlardı. O günden bu yana Batılı bilim adamları bu türden pek çok ameliyatı izlemiş ve akupunkturun ağrı duyumu üstündeki etkisini araştırmıştır

Vücudun belirli bir noktasına batırılan bir iğnenin başka bir noktada belirli bir tepkiye yol açtığını gözlemlemiş olmalarına karşın, Çinliler bile akupunkturun etkisini tam olarak açıklayamamaktadır. Hastalığı vücut güçleri arasındaki dengesizliğin bir sonucu olarak gören Batı tıbbı ise, akupunkturu öteden beri metafizik bir tedavi yöntemi olarak düşünmüştür. Akupunkturun etkisini kabul etmeyen Batılı bilim adamları, eski Batı tıbbının bir uygulaması olan ve vücut sıvılarını denetim altına alarak enerji dengesini düzenlediğine inanılan kan alma yöntemiyle akupunktur arasında bir benzerlik kurarlar.

Öte yandan akupunkturun etkisine inanmakla birlikte bilimsel açıklamasını yapamayan karşı görüşteki bilim adamları da, bu yöntemin büyük olasılıkla vücudun savunma mekanizmasında bulunan, protein yapısındaki interferonları harekete geçirdiğini savunurlar. Akupunkturun bazı vücut güçlerini uyararak, bazılarını bastırarak hastalığı önlediği ya da denetim altına aldığı sanılmaktadır. Sıtma, mide hastalıkları, uykusuzluk, romatizma ve eklem hastalıklarının tedavisinde, ayrıca sağır-dilsizlere yeniden işitme duyumu kazandırmak amacıyla genellikle akupunktura başvurulur.