Antiroman nedir, ne demektir? Antiroman örnek eserler ve Antiroman ‘ın Özellikleri
Antiroman Romanın, değişmez kabul edilen kurallara (Balzac’ın romanları, çok tutulmuş romanlar) karşı çıkarak yazılmış bir biçimine verilen ad.
Antiroman Fransa’da 1950’lerin edebiyat olayı olan antiroman, roman yaratımının özgürleşme evrelerinden birini oluşturur. Breton Premier Manifeste ile anlatıya dayalı yaratıcılığın sona erdiğini belirterek, bu alanda bir devrim yapılmasını istemişti. Nathalie Sarraute, Robbe-Grıllet, Blan-chot, Butor ve yeni roman’ı kuracak tüm yazarlar, roman sorunsalının dışına çıkmadan bir reform gerçekleştirmek istiyorlardı: bunun için romanın iç yapısını bozmak gerekliydi Böylece günlük yaşamın ve anlatının apaçık gerçekleri altında yatan kuşkuyu, belirsizi, işaretler ağını işleyen bir düş kırıklığı edebiyatı doğdu.
Geleneksel roman ve öyküye karşı çıkmakla işe başlayan bu edebiyat, sonunda bir dil eleştirisine ulaştı. Bu konuda Cervantes, Dostoyevski, Joyce, Raymond Roussel, benimsenen ve örnek alınan yazarlardı. Fenomenoloji ve psikanaliz de antiromana gerekli bilim kuramsal öğeleri sağladı. Antiroman kendini, suçladığı roman türünün tam tersi olarak görür ve Balzac’ta varsaydığı roman anlayışının tam karşıtını savunur: anlatım yapısının bozulması, gerçeğe aykırı bir gerçekçilik, roman kahramanının ortadan kalkması, zamanın belirsizleşmesi. ruhsal çözümlemeden kaçınılması. Bununla birlikte kendi deviniminin bilincindeki bir anlatı için gerekli öğeleri bir araya getirmekle betimlemede ve roman diyaloğunda özgün bir düzene varır. Bu antiroman anlayışına Amerikalılar’ ın “New Fiction”ında ve E. Sanguineti çevresinde toplanan İtalyan romancılarında da rastlanır.