Irak’ın başkenti Bağdat. Dicle ırmağının kıyısında, ırmağın Fırat ile birleştiği yerin 40 km uzağında yer alır. Adı; Farsça Tanrının armağanı anlamına gelir.
Burası Eskiçağdan beri bir yerleşme yeri olmuştur. Abbasî halifelerinden Mansur zamanında bugünkü Bağdat şehri kuruldu (762). Kısa sürede gelişti. Harun Reşit zamanında en parlak dönemine erişti. Bir din merkezi oldu. Zamanla Abbasî halifeleri güçsüz duruma geldiler. Bağdat’ta karışıklıklar çıktı, Şii Büveyhoğulları Bağdat’ı 954’te alarak yüzyıl kadar baskı altında bulundurdular. Büyük Selçuklu sultanı Tuğrul Bey Bağdat’a girerek Büveyhoğullarının egemenliğine son verdi (1055). Bağdat, iki yüzyıl kadar sessiz kaldı. Cengiz’in torunu Hülagu, ordusuyla Bağdat’a girdi (1258). Şehri yağma ettirdi. Abbasî halifeliğine zon verdi. Bağdat, bundan sonra 1339’a kadar İlhanlı devletine bağlı kaldı. 1340’da Celâyirlilerin yönetimine girdi.
İki kez Timur tarafından alındı (1393, 1401). Bağdat 1410’da Karakoyunluların eline geçti. Bir süre Akkoyunluların elinde kaldı. 1510’da Şah İsmail tarafından İran’a bağlandı.
Kanuni Sultan Süleyman 1534’te Bağdat’ı Osmanlı İmparatorluğuna kattı. XVII. yüzyılın başlarında Safavilerin yönetimine geçti. IV. Murat, 1638’de Bağdat’ı geri aldı. Bağdat, Birinci Dünya savaşı sonuna kadar Türklerin elinde kaldı.
Binbir Gece Masallarında anlatılan Bağdat’tan günümüze yalnızca büyük camisi ve eski çember biçimli surların yıkıntıları kalmıştır. Modern görünüşüyle Batı ülkelerinin kentlerini anımsatmakla birlikte, güzel camileri, Arap üslubunda evleri ve pazar yerleri, dar ve dolambaçlı bazı sokaklarıyla Doğu havasını da yansıtır. Bağdat, Dicle’nin taşkınları sırasında birçok kez yıkılmış ve yeniden kurulmuştur.
• Nisan başından ekim sonuna kadar süren sıcaklar yüzünden, konutlar iklime uydurulmuştur. Evlerin bir bölümü toprak altındadır ve sıcağın girmesine engel olmak için, pencereleri çok küçük açılmıştır. Yazın, evlerin düz damlarında uyunur, güneş doğarken, gölgede 50 dereceyi bulan sıcaktan kurtulmak için içeri girilir.
• Son derece gelişmiş olan el-sanatları, Arap geleneğine göre sokak sokak ayrılmıştır. Pazar kurulan günlerde pazar yerleri, her sınıftan insanla dolar. Kentte Doğu ırklarının tümünün temsilcilerine rastlanır: Araplar; Suriyeliler; Hintliler,-İranlılar; vb.
• Bağdat, eskiden olduğu gibi günümüzde de Akdeniz dünyası ile Orta ve Güney Asya’nın kavşak noktasıdır. Irak’ın iç bölgelerinden gelen ürünlerin yığıldığı Dicle kıyısındaki ırmak limanı, son derece önemli bir ticaret merkezidir.
• Aynı zamanda bir sanayi merkezi olan Bağdat’ta, dokuma, pamuklu ve yünlü kumaş, metalürji tesisleri ve makine fabrikaları vardır. Ayrıca petrol rafinerileri kurulmuştur.
• Öteki sanayi dalları arasında tütün, deri ve post işleme atölyeleri sayılabilir. Bir kara ve demiryolları ağıyla ülkenin büyük kentlerine, ve komşu Arap ülkelerinin başkentlerine bağlanan Bağdat’ın nüfusu, 3 245 605 kişiyi bulmuştur.