Bakır İşlemeciliği Nedir? Nasıl Yapılır?

Kazancılıkta işleme ilkesi, kalıpla biçim vermedir: Bakır levha bir kalıp üstünde çekiçle dövülerek, ona kalıbın biçimi verilir. Kazancı, dövülgen niteliğini korumak için, biçim verdiği parçayı arasıra ısıtarak tavlama yöntemiyle çalışır; çünkü çekiçle dövme, metalin çabucak sertleşmesine, kırılganlaşmasma yolaçar. Kazancılar, metale örs üstünde biçim vermek için, demir dövme yöntemine benzer yöntemler kullanır ve çeşitli biçimlerde çekiçlerden yararlanırlar. Ayrica kazancı bazen, birleştirilecek parçalar arasına bir dolgu madeni katarak bakırı lehimler (kalay) ya da kaynak yapar (pirinç ya da gümüşle).

Sıhhi tesisatçılar, değişik çaplardaki borularla çalışır ve kaynakla, lehimle ya da diş açarak boruları birleştirir. Bu boruların gerekli açıları almaları için, sık sık bükülmeleri gerekir. Çok büyük çaplı borulara tavlama yöntemiyle biçim verilir. Biçim değiştirmesini ve ezilmesini önlemek için, sık sarımlı sarmal bir yay, borunun içine yerleştirilerek işlenir.

Bakırın bulunmasıyla doğan metalürji, Akdeniz havzasında Tarihöncesinde 4 000 yıl boyunca yayıldı. Bakır, özellikle araç-gereç, silah ve süs eşyası yapımında kullanılmaktaydı. İ.Ö. V. binyıldan başlayarak bakır eşyalar Kaide, Mısır, Anadolu (Güneydoğu bölgemizdeki kazılarda çıkarılan bakır iğne, 9 000 yıl önceden kalmadır ve bilinen en eski metal eşyadır), İrlanda, Macaristan, Doğu Alpler’de ve zengin yataklar bulunan İber yarımadasında yaygınlaştı. Etrüskler, Elbe adasındaki ve Toscana’daki madenleri işletiyorlardı. Ama Romalılar gibi tunç yapmayı öğrendikten sonra, arı bakırdan eşya yapımını- bıraktılar. Arı bakırı yalnız belirli alanlarda (Romalılarda kutsal eşyalar, Afrika’da mücevher ve ölçü birimleri; Kuzey Avrupa’da para) kullandılar.

Ortaçağda değerli metaller çok az bulunduğundan, çekiçle dövülmüş, kabartma ya da oyma biçiminde bakır kullanımı çok yaygındı. Kuyumcular güzel rengi ve sağlamlığı nedeniyle, bakırı altına yeğ tutmuşlardı. Bakır destek olarak kullanıldığında yaldızlanır, gümüşle kaplanır, emaylanır ya da savatlanırdı.

Buna karşılık bakır, Rönesans’ta kesinlikle kullanılmaz oldu; çünkü artık mal değiş-tokuş akımları ortaya çıkmış, önce Araplar aracılığıyla Afrika’dan, sonra da özellikle güney Amerika’dan altın gelmeye başlamıştı. Bununla birlikte arap dünyası bu metale özel bir değer verdi ve çeşme, havuz, testi, ibrik, kutu, vb. yapımında sık sık kullandı.

XVIII.vyüzyıl ortalarına doğru Sheffield’de kolay ve sağlam biçimde gümüşle kaplama yöntemi bulununca, bakır yeniden kullanım alanı buldu. «Sheffield yöntemiyle gümüşle kaplanmış eşyalar, gümüşten yapılmış benzerlerine göre üç kat daha ucuza mal olmaktaydı. Bu üretimde kusursuz bir taklit söz konusudur; çoğunlukla gümüş kaplı bakırdan başka bir şey olmayan «İngiliz» gümüş takımlarının bolluğu bundan ileri gelir.

Günümüzde bütün Doğu bakırın hala değerli metal olarak görür. Hintliler bakırdan oyulmuş ve kalemle işlenmiş eşyalar yapar. Araplar kakmacılıkla iyi ustalar yetiştirmiştir.