Birçok destan ve masal öğesini içeren Bey Böyrek Hikâyesi, bilinen en eski halk öyküsüdür. Dede Korkut’taki birinci öyküye benzemekle birlikte, araya serpiştirilmiş manzum bölümler ve kişilerin adlarına ilişkin değişiklikler açısından farklılık göstermektedir.
Öykünün Dede Korkut’taki biçimi kısaca şöyledir: Bamsı Beyrek. beşik kertme nişanlısı olan Bay Bican Bey’in kızı Banı Çiçek ile evlenecektir. Birçok engel çıktığı için bu evlilik gerçekleşemez. Beyrek, 16 yıl Bayburt Kalesi’nde tutsak kalır. Öldüğüne inanıldığı için, nişanlısı başka biriyle evlendirilmek üzereyken kaleden kaçıp kurtulur. Bir gezgin ozan kılığına girerek obasına döner. Nişanlısıyla evlenecek olan rakibi Yalancıoğlu Yaltacuk’u alt eder ve kimliğini açıklayarak Banı Çiçekle evlenir.
Bey Böyrek Hikayesi’nde ise kahramanların adları değişiktir. Bamsı Beyrek yaygın olarak Bey Böyrek olarak anılmaktaysa da, Bey Böre. Bey Beyri, Bey Böyre. Bey Bira biçimleri de görülmüştür. Banı Çiçek ise Akkavak Kızı adıyla ortaya çıkar. 18. yüzyıl sonları ile 19. yüzyıl ortalarından kaldığı sanılan iki ayrı yazma nüshada, bir meddah öyküsü tarzında kaleme alınmıştır. Anadolu’da derlenmiş bazı değişik biçimlen ile Muharrem Zeki Korgunal tarafından ilk kez Bey Böyrek ile Akkavak Kızı (1936) adıyla yayımlanmıştır.
Bey Böyrek Hikayesi’nin iki önemli özelliğinden biri öykü kahramanının iki ayrı kadınla birden evlenmesi ve bu evliliğe kadınların razı olmalarıdır. İkinci özellik ise nişanlısı ya da karısı bir başkasıyla evlendirilmek üzereyken, birdenbire ortaya çıkan asıl kahramanın rakibini alt ederek mutluluğa ulaşmasıdır. Türk halk öykülerinde ve masallarda sık sık görülen bu iki motif oldukça eski bir geçmişe sahiptir.
Pertev Naili Boratav, bu öykü ile ilgili olarak sözlü ve yazılı kaynaklardan derlediği metinleri. Bey Böyrek Hikayesine Ait Metinler (1939) adlı küçük bir kitapta toplamış, öyküyü ve özelliklerini çeşitli açılardan irdelemiştir.