Beytülmal Nasıl Kurulmuştur? Gelirleri Nelerdir?

Beytülmal, eski İslam devletlerinde vergi, ganimet ve müsadere gelirlerine dayalı devlet hazinesi.

Fetihlerle genişleyen ve gelişen İslam devleti, gelir kaynaklarını düzene sokmak ve bürokratik aygıtını oluşturmak sorunuyla yüz yüze geldiğinde, ilk beytülmal, Hz. Ömer (hd 634-644) tarafından Medine’de oluşturuldu. Gelir kaynakları sadaka, ganimet ve fey  olarak üç türe ayrıldı. Zenginlerin her yıl ödedikleri zekât sadaka gelirlerini; savaşlarda askerlerin ele geçirdikleri karşılığında ödedikleri hums (mal ve tutsakların beşte biri) ganimeti. cizye. haraç ve öşür de feyi oluştururdu Bu gelirlerin beytülmaldan çıkış da belirli koşullara bağlıydı.

Sadaka gelirleri merkezdeki beytülmala gönderilmeden, yerel görevlilerce yoksullara dağıtılırdı. Ganimetlerin ise ancak beşte biri beytülmal için alınır, kalanı cizye ve haraç ödemeleri koşuluyla sahiplerine geri verilirdi. Feyin de beşte biri doğrudan beytülmal geliri İken. kalan bölümü, beytülmalden aylık alan askerlere gene belli koşullarla dağıtılırdı.

Beytülmalle ilgili işlemlerde her üç gelir (ürünün de amaçları dışında kullanılmamasına dikkat edilirdi. Bu katı yöntemler. İslam devletlerinin karmaşık örgütlere ve mali düzenlemelere kavuşmasından sonra yorumlara açık tutularak bir ölçüde yumuşatıldı. Çünkü büyüyen devletlerde fey ve sadaka türü gelirler sürekli ve düzenli artışlar gösterirken, gaza nitelikli savaşlar döneminin kapanması sonucu ganimet gelirleri giderek azalmıştı.

Osmanlı Devleti’nin kuruluşu yıllarında İslam kurallarına uyan bir beytülmal düzeni uygulanırken, gelişmeye paralel olarak devlet gelir ve giderleri beytülmal kapsamından ayrı hazine-i devlet tanımında sistemleştirildi. Ancak gene de kamu yararı söz konusu olduğunda beytülmal-ı Müslinim deyimi kullanılmış, başta kapıkulu askerlerinin ulufeleri olmak üzere, birçok harcamalar da İslam kurallarına göre devlet hazinesinden yapılmıştır.

16, yüzyılda mirasçısız ölenlerin terekeleri beytülmala kalıyordu. Bunlardan devletle ilişiği olanların mal varlığı hassa beytülmalına, öbürlerininki de amme beytülmalına veriliyordu. Tanzimat’ın getirdiği yenileşme sürecinde ise, devlet bütçesinden ayrı, özel ve sembolik bir beytülmal hazinesi kuruldu. Mirasçısız ölenlerin para ve malları, İstanbul’da ve taşrada, beytülmal sandığı denen özel memurluklara teslim edilir, beş yıllık saklama süresi sonunda hak sahibi çıkmazsa mal sandığına aktarılarak hazine geliri sayılırdı. 1908 de, İstanbul’daki Beytülmal Müdürlüğü ile illerdeki alt kuruluşlar kaldırılarak bu görev doğrudan mal müdürlüklerine verildi.