Cahiliye Dönemi Nedir? Cahiliye Döneminin Özellikleri

İslam’dan önce Arapların puta taptıkları dönem

Cahiliye devri. Döneme, bu adın verilmesine neden olarak, “bilgisizlik” anlamında cahillikten çok, ahlaksal olgunluk ve inceliğin karşıtı anlamında cahilliğin, o dönemde yaygın oluşu gösterilir. Nitekim, Kuran’da “cahiliye” teriminin geçtiği dört ayetten özellikle üçü, bu görüşü destekler.

Maide suresinin 50. ayetinde Hz. Muhammet’e, insanlara Allah’ ın indirdikleriyle hükmetmesi emredilir ve bundan hoşlanmayanlara “cahiliye hükmünü mü aradıkları sorulur. Ahzâb suresinin 33. ayetinde, Hz. Peygamberin eşlerine “eski cahiliye kadınlarının yaptığı gibi kırıta kırıta yürümeyin” denilir. Fetih suresinin 26. ayetindeyse, inkârcıların kalplerindeki kızgınlık, “hamiyet-i cahiliye” (gerçeğe karşı harcanan emek) biçiminde nitelenir.

Hz. Muhammet de “cahiliye” terimini, zaman zaman o dönemdeki ahlak ve gelenekleri yermek amacıyla kullandı. “Veda hutbesi” denilen ünlü konuşmasının bir yerinde “Biliniz ki cahiliye işlerinden olan her şeyi ayaklarımın altına almış bulunuyorum” dedi. Bilal’i Habeşi’yi “kara kadının oğlu!” diyerek küçümseyen ünlü sahabelerden Ebu Zer’i, Peygamber “Onu, anasının renginden dolayı azarlıyorsun; demek ki sende hâlâ cahiliye huyu yaşamaktadır” sözleriyle azarladı.

Cahiliye devrinin, İslamlıkla son bulduğu kesin olmakla birlikte, ne zaman başladığı konusunda değişik görüşler vardır Bu dönemi, Hz. İsa, hatta Hz. Nuh’tan sonraki dönemlere kadar götürenler varsa da, İslam bilginlerinin çoğuna göre cahiliye, Araplar ‘ın İslamlıktan önceki putataparlık dönemini kapsar.

Cahiliye devrinde Araplar, göçebe kabile hayatı yaşıyorlardı. Bir tür özerk yönetimin egemen olduğu kabilelerde, yaşlılar arasından seçilen başkanların yetkileri sınırlıydı. Kâbe’deki 360 puttan her biri, bir ya da birkaç kabilenin tanrısıydı. Yılın belli günlerinde bu putları ziyaret için panayırlar kurulur, kısa bir süre için de olsa bir barış dönemi yaşanırdı. Bu panayırlarda ticari faaliyetlerin yanı sıra cahiliye devrinin en önemli  uğraş alanı olan şiirlerden örnekler okunur, yarışmalarda beğenilen şiirler Kâbe duvarlarında sergilenirdi. Yiğitlik, konukseverlik, kabile içi dayanışma, namusa düşkünlük gibi büyük değer verilen ahlaksal erdemlerin tek amacı, kabilenin onurunu korumak, geliştirmek ve ününü yaymaktı.