Çınar Ağacının Tarihteki Yeri ve Önemi

Çınar ağacı Türkler arasında çok eski dönemlerden beri kutsal sayılmış ağaçlardandır.

Çınarın, köklü bir geçmişi, soyun devamını ve devleti simgelediğine inanılır. Özellikle İstanbul’da tarihe geçmiş birçok çınar ağacı vardır. Bunlardan Büyükdere’de bulunan ve aynı kökten çıkmış yedi gövdeden oluşan Yedikardeşler çınarına Avrupalılar “Godefro” adını verirler Bu ad, Birinci haçlı seferleri sırasında İstanbul’a gelen (1096) haçlı orduları komutanı Godefroı de Bouillon’un karargâhını bu ağaç altına kurmasından kaynaklanmaktadır.

Osmanlılar döneminde, bu ağacın çevresindeki çayırlıklar padişahların gezinti yeri olmuş, burada uzun yıllar av eğlenceleri düzenlenmiştir. Özellikle Mahmut II döneminde bazı resmi kabullerin burada yapıldığı bilinmektedir.

1829’da kurban bayramı töreninin bu ağacın altında yapıldığı ve aynı yıl İngiliz elçisinin de burada kabul edildiği kaynaklarda kayıtlıdır. Yedikardeşler çınarının daha sonraki yıllarda yandığı bilinmektedir.

Topkapı sarayı’nın birinci avlusunda bulunan Fatih Sultan Mehmet döneminden kalma çınar da, tarihi çınarlardandır. Gölgesinde yeniçeriler dinlendiğinden, Yeniçeriler çınarı adıyla da bilinir. Alemdar caddesinin ortasındaki ulu çınar da ünlü ağaçlar arasındadır. Çok yaşlı olduğundan ortası yarılmış ve burada bir odacık oluşmuştur.

Göksu deresi kıyısında bulunan Beşkardeşler çınarı da tanınmış çınarlardandır Aynı kökten çıkan beş gövdeden oluşan çınarın bir gövdesi yanınca çınara Dörtkardeşler bir gövdesi daha yıkılınca da Üçkardeşler denmiştir

Osmanlı imparatorluğu döneminin en önemli çınarlarından biri de Sultanahmet alanında bulunan Vakvak çınarıdır (VAKAİ vakvaki-ye ) İstanbul’da bulunan öbür ünlü çınarlar Çengelköy çınarı, Ortaköy çınarı ve Emırgân çınarı’dır

Türkiye’deki ünlü çınarların birçoğu da Bursa’dadır Muradiye’deki Ulu çınar Somuncubaba çınarı. Eskicıbaba çınarı bunların başlıcalarıdır Bursa’nın Yıldırım semtinde bulunan ve yeniçerilere bu ağacın altında ulufe dağıtıldığı için Ulufe çınarı adıyla tanınan ağaca ilişkin, ilginç bir söylenti vardır. Buna göre bu ağacı, erkek çocuğu olmayan bir kadın dikmiştir. Erkek çocuğu olan askerlerin karılarına maaş bağlayan Murat l’in huzuruna çıkan kadın, bir erkek çocuk doğuramadığını ama onun yerine bir çınar yetiştirdiğini söylemiş, Murat I de ona maaş bağlamıştır.

Çınarın kabuğunda ve yapraklarında tanen vardır. Bu nedenle de-koksiyonu içilerek peklik verici, ve ateş düşürücü, dıştan sürülerek antiseptik olarak kullanılır. Göz hastalıklarında göz banyosu yapılır. Yanık yaraları ve irinli çıbanlar yıkanır ve pansuman yapmada kullanılır Köklerinin, eskiden yılan sokmasına karşı yararlı olduğu düşünülürdü.

Çınaraltı kahveleri, Türkiye’nin birçok yerinde, özellikle İstanbul’da büyük çınar ağaçlarının diplerinde ya da çevrelerindeki açıkhava ya da kapalı kahvelerinin ortak adı. Bunların en bilinenleri istanbul’ da Emirgân, Çengelköy, Bulgurlu, Beylerbeyi. Kozyatağı ve Beyazıt’tadır Emirgân’ dakı Çınaraltı, Yahya Kemal’in sık sık gittiği bir yer olarak ün yapmıştır Beyazıt’ta, camı ile kütüphane arasındaki kahve, bir anıt kestane ağacının altında yer almakla birlikte yine de Çınaraltı adı ile anılır.